Orhan Kemalle ne iş yapacağımızı uzun uzun anlattım. Orhan Kemalin babası o günlerde ölmüştü. Babasından da ona altı yüz lira miras kalmıştı. Orhanla kararımızı vermiştik. Orhan daha önce Adanada sebzecilik yapmış, sermayeyi kediye yüklemişti. Şimdi İstanbula gelecek, bir el arabası alacak içine sebze dolduracak mahalle mahalle dolaşıp satacaktık. Orhan, “sen güçlüsün,” diyordu, “arabayı sen sürersin, ben de bağırırım, geçinir gideriz. Ben romanlarımı, sen hikayelerini yazarsın. Belki yazdıklarımızdan da para kazanırız.”