Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

82 syf.
·
Puan vermedi
At Sineği İle Felsefeye Giriş! (16.12.2018)
Sokrates M.Ö 469- 399 Bugün yeniden 2500 yıl kadar öncesine gittim. Sokrates savunmasını yaparken ilgiyle dinledim onu, tiksinerek baktım Meletos'a, Anytos'a, Lycon'a... Sonra halka çevirdim bakışlarımı, savaşlardan yorgun düşmüşlerdi. Öfkeli, hoşgörüsüz, öz güveni yitikti her birinin. Uykuydu tek becerdikleri, ah bir de rahat bıraksa onları şu at sineği... Ne kadar karmakarışık konuşuyordu. Hep sırtlarını yasladıkları tanrıların güvenilir olmadığını söylüyor, başka bir tanrıya çağırıyordu onları. Kimdi bu Tanrı? Ah baldıran zehri ile ölüme mahkum olsun bu lanet at sineği? Hem değişim bir ölümdü, ve yeniden doğum! Kim uğraşacaktı bütün bu süreçlerle... En iyisi bilgiçlik taslayıp sorumluluktan kaçmaktı. At sineği mahkeme salonunda gezinen bu düşüncelerin farkındaydı, ama dimdik durdu! Oldukça cesurdu, sussa belki de yaşayacaktı. Ama o suskun kaldığı bir yaşamı ölüme tercih ederdi. Çünkü derdi ki: "Sorgulanmamış bir yaşam, yaşanmaya değmez!" Mahkeme salonunda da sorguladı. Adeta ölüm fermanına büyük bir gururla imzasını attı. Ölümü de yaşam gibi karşıladı. Hâkimler karşısında hiç eğilmedi. O gün bize ve tarihe güzel notlar bıraktı. Bu notların hepsini Platon yazıya geçiriyordu, o da Sokrates'in sevenleri gibi kederliydi. Sokrates ise son demlerinde bile felsefe ile sarmaş dolaştı. Mahkemede sofistler gibi nutuk çekmedi. Yine soru, yanıt biçiminde insanları kendi gerçeği ile yüzleştirdi. Onu anlayanlar çırılçıplak kaldı salonda. Çünkü bilgisizliğinin farkına varmışlardı yine. Bilgin ve bilge bir insan olmanın sırrına ermek istiyorlardı direne direne. Sokrates düşmanları ise bilmediklerini bilmiyorlar, bilgiçlik taslıyorlardı her seferinde. Sokrates'in insana ve yaşama bıraktığı miras elbette sınırlandırılamaz kalıp tümcelerle. Ben sadece, o salonda oturan sıradan bir Atinalı olarak neler alabildim, işte bunu paylaşmak istiyorum: Bir insanı yargılamak için bilgi gerekir. Bilgi erdemdir. Erdem ise tarafsız olma koşuluna bağlıdır. Tarafsızlık da düşüncelerin özgürce dile getirilmesine gösterilen tutum ile yansır gerçeğe. Ölüm de tıpkı yaşam gibidir. İyi ve kötü gibi kesin bir bakış açısıyla yaklaşmamız yanılgı olur. Sokrates: "Bilmediğiniz bir şeyi bildiğinizi sanmak gerçekten utanılacak bir bilgisizlik değil midir?" Bilgisiz olduğumun bilincine böylece bir kez daha vardım. Bilgi sınırsızdı, uçsuzdu, biçim değiştiriyordu, durağan değildi. En fazla tenime değen yel gibi varlığını duyumsayabilirdim, ama bilgiyi sonsuza kadar avuçlarımda tutamazdım. Yine de Sokrates kanıma girmişti işte, koşmalıydım peşinden bilginin. Önce bilgin, sonra bilge bir insan olabilmek için. Sokrates'in siyasete yönelik tavrı ise bana oldukça yakın geldi: "Ben siyasetle uğraşsaydım çoktan yok olurdum. Ne size, ne kendime bir iyilikte bulunamazdım." diyordu. Evet, evet dedim orası bir bataklık, yolu düşen kirlenmeden çıkamaz. Sokrates burada her koşulda insan olmanın ve insan kalabilmenin şifresini de veriyordu. Ah keşke tutup kolundan onu 21 yüzyıla getirebilseydim. Nasıl sinir ederdi bizi değil mi? Ama salt sinir etmekle kalmaz çıkmazlara sürüklenen insanın yanında olurdu. Bakın şu sözlere: "Asıl mesele ölümden sakınmak değil, haksızlıktan sakınmaktır." Bir tümcesinde de diyor ki " Tanrıya hizmet edeyim diye yoksul kaldım." Hepimizin özeti sanki, bütün insanlık tarihinin, çoğunluğun, yoksul çoğunluğun... Ama bunda dert edecek bir şey yok, haydi Atina'da hatta Agora'da çıplak ayaklarımızla yoksulluğumuz ile kıvançla Sokrates'in önderliğinde erdemin izinden gidelim. Hem Anadolu'ya da basarız adımlarımızı. Durdum ve düşledim. Müthiş! Sokrates'in bana kattıklarını anlatmaya devam! Mesela artık beni üzenlere kızacağımı sanmıyorum. Çünkü onlar en büyük kötülüğü kendilerine yapıyorlarmış da haberim yokmuş. Başka birine yanlış yaparak kendi ruhlarına zarar veriyorlarmış, yazık. Ah zavallılar! Tarih sizi ne kötü anımsayacak. Evet Meletos ve yandaşlarına diyorum. Sokrates'i ölüme sürükleyen hakimlere bir de? Hangisinin adı kaldı ki? En büyük kötülük kendilerine. Bu kişisel tarihimizde de böyle. Sevdiklerimizi hep gülerek anımsarız, adını bilinç tarlamıza kazırız. Ya sevmediklerimiz, bize fenalık yapanlar! Onlar unutulmaya mahkumlar... Artık Sokrates ile vedalaşma zamanı geldi. Bakın, bakın ne diyor bize: "Artık ayrılmak zamanı geldi. Yolumuza gidelim. Ben ölmeye, siz yaşamaya... Hangisi daha iyi? Bunu Tanrı'dan başka kimse bilemez." Ve baldıran zehiri, bana, sana, ona,
Sokrates'in Savunması
Sokrates'in SavunmasıPlaton (Eflatun) · Mavi Çatı Yayınları · 201952,6bin okunma
··
13 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.