"Biz hepimiz, bütün insanlar aynı uçurumdan çıkıp gelmedik mi? Ertesi sabah, acı geri döndüğünde,artık başka bir şeye, hayatın mosmor parmak izlerine, bana ait bir geçmişe dönüşmüştür. Güzel bir şey insanın geçmişi olması, gerçekten güzel hikayesini geçmiş zamanda anlatabilmesi."(s.128)
Yoksa, insan dediğin nedir ki ! Yersiz bir kahkaha işte!
Taş Bina ve Diğerleri , 4 ana farklı öyküden oluşuyor. 'SABAH ZİYARETÇİSİ', 'TAHTA KUŞLAR', 'MAHPUS' ve 'TAŞ BİNA'. Öyküler farklı dönemler de kaleme alınmış olsa da tematik olarak bir bütünlük söz konusu.
Yazar, Taş Bina öyküsünde iki tema üzerinde duruyor; "İŞKENCE" ve "CEZAEVİ".
Cezaevi olarak tanımlanan düşşel bir metafor 'Taş Bina' hepimizin girmekten korktuğu,girdiği an çıkamadığı,saklandığı,çıkmaktan korktuğu bir yer. Yazarın deyimiyle "Taş bina, uzun bir çığlık. Bir türlü kesilmeyen bir çığlık."
Çığlıktan doğan bir şiddet var; "İŞKENCE". İşkence kavramı somut olarak işlenmiyor aksine işkencenin varlığı bile belli değil,sadece bir söylenti, tamamen soyut bir işkence bu. Ele veren ve ele verilen var, insanların birilerini ele verme ve onların çekmiş olduğu işkenceyi duyma,görme zorunluluğu ve bundan doğan "SUÇLULUK" duygusu. İnsanın insana çektirmiş olduğu, insanın kendine vermiş olduğu "İŞKENCE".
TAHTA KUŞLAR' ve 'MAHPUS' öykülerinde ise ana tema "KADINLAR". Umutsuz bir bekleyişte olan, hayatla nasıl baş edeceklerini bilemeyen kadınlar..
"Kadın olmak demek, herkesçe onaylanan bir kılığa girmek demekti . "Lütfen birisi beni görsün," diye haykırmaktı her an, "görsün ve belleğinde sonsuza dek saklamak isteyeceği bir imgeye dönüştürsün . Benim kendimi bir türlü göremediğim gibi. "(s.38)
Karamsarlığın bol miktarda,melankoli havasının çokça hakim olduğu kitap tam anlamıyla bir acılar çeşmesi. Okunması ilk sayfalar için çok güç, insan bir nereye geldik demiyor değil, ancak sayfaları çevirdikçe anlatıcının dediklerini dinlemek düşüyor sadece.
İmgeleme sanatını da olağanüstü kullanmış yazar, bolca imgeler var öykülerde, Edebi değer bakımından söylenecek söz yok, bu anlamda yeterince doyduğumu düşünüyorum.
Taş Bina ve diğerleri, Kabuk Adam'dan sonra okuduğum ikinci Aslı Erdoğan kitabı oldu. Geç tanıştım yazarla çok fazla hayıflanıyorum bundan dolayı ama Aslı Erdoğan'ı anlamam biraz daha uzun sürecek sanırım, bunun için çok çabalamalıyım.
Keyifli okumalar...