Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

135 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Hz Mevlana’ya göre Tanrı'ya ulaşmak için gerekli olan en önemli şey aşk'tır.  Hz.Mevlana’nın sevgisi evrenseldir. Din,dil,ırk ayrımı yapmadan tüm insanları kapsamaktadır. Kadına büyük önem vermekte, kadın ve erkekeğin eşit olduğunu savunmaktaydı.Mevlana Celaleddin-i Rumi sevgisini diğer din ve ırklardan olanlara da göstermiştir. Nitekim öğrencileri arasında Müslümanlar, Yahudiler, Hıristiyanlar, Rumlar, Araplar, Ermeniler vb. bulunmaktaydı.Hz.Mevlana, tüm dinleri bir görmekte, dinler arası ayrılığın Tanrı ile bağdaşmayacağını düşünmekteydi. Sonuçta asıl mesele insandı ve dinler, felsefeler ve ahlak sistemleri insanı daha mutlu, daha değerli yapma yolundaki vasıtalardı."İnsanların en hayırlısı, insanlara yararı olanı, sözün en hayırlısı ise az ve anlaşır olanıdır."derdi.Hz Mevlana'ya göre tüm insanlar, tanrı'nın bir görüntüsüydü.İnsanların bozulduğu bu yolculukta; insanlık şuuruna yükselirken sahip olması ve dikkat etmesi gerekenleri "aşk, tanrı, gönül, akıl, ilim, ahlak, ibadet, irade, tevekkül, dünya ve ölüm" olarak özetlemiş, olup, Sevgide güneş ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, Hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol, Öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol" dizeleriyle akıllara kazımıştır Hacı Bektaş Veli bütün insanların kardeş olduğunu, dünyada ortaklaşa ve barış içinde yaşanılması gerektiğini, vahdet-i vücut’un” gerçekliğini, insanın Tanrısal niteliklerle donatıldığını savundu; sevgi’yi düşünce sisteminin odağına yerleştirdi. Sevgi, insanı olgunlaştırır. Tanrı’ya ulaştırır ve vahdet-i vücut’un anlamını kavratır. Dünya ateş, rüzgâr, toprak ve suyun sevgiyle birleştirilmesi yoluyla Tanrı tarafından yaratıldı. Bu nedenle sevgi birleştirici uyum sağlayıcıdır. Hacı Bektaş Veli, din ayrımcılığına karşı çıkar. Din, insanları birbirlerinden, ayırmak için değil, onlar ara­sında barış ve kardeşlik sağlamak için vardır. ”Eline, beline, diline sahip ol”, “Her şeye malik olan, hiçbir şeye malik olmaz”, ”Tanrı’ya ibadetle değil, muhab­betle varılır” Hararet nârda’dır, sac’da değildir, Kerâmet sendedir, tâc’da değildir. Her ne arar isen, kendinde ara, Kudüs’te, mekke’de, hâc’da değildir. Sakın, bir kimsenin gönlünü yıkma, Gerçek erenlerin sözünden çıkma. Eğer insan isen ölmezsin, korkma, Âşığı kurt yemez, uc’da değildir. Gönül kâbesine girmesin hülya, Nefsine hakim ol düşme bed hûya. Kirleri arıtan baksana suya, Hep yüzü yerlerde, buç’da değildir Deyişleri, duazları, sözleri ile aranılan her şeyin insanın özünde bulunduğunu anlatmakta gönüllere işlemektedir. Şah İsmail Hatayi, Kaygusuz Abdal, Kul Himmet, Pir Sultan Abdal gibi ulu pirler de Hacı Bektaş Veli’den esinlenmiştir. Hz.Mevlana'nın bir diğer özelliği de gerçek bir ‘başkaldırı insanı’ olmasıdır.Bu yönüyle tam anlaşılamamakta, yanlış anlaşılmakta yanlış anlatılmaya çalışılmakta,bir çok kesimlerce yanlış yorumlanmaktadır. Zaten bu yüzden yabancılar onu bizden daha iyi anlamakta, her inançtan insan onda kendinden bir şeyler bulabilmektedir. Yanlış anlaşılmak bir çok büyük insanın adeta kaderi gibidir. Pir Sultan Abdal'da Hz.Mevlana gibi bir başkaldırı insanıdır ve günümüzde bazı çevreler tarafından yanlış anlatılmaktadır.Yanlış anlatıldığı bir çok konu olmakla birlikte bir tanesi kullandığı "Şah" kelimesini İran şahlarına kullandığı sanılmasıdır. Hızır paşa bizi berdâr etmeden, Açılın kapılar Şah’a gidelim. Siyaset günleri gelip yetmeden, Açılın kapılar Şah’a gidelim. Gönül çıkmak ister Şah’ın köşküne, Can boyanmak ister Ali müşküne. Pirim Ali on ik’imam aşkına, Açılın kapılar Şah’a gidelim. Her nereye gitsem yolum dumandır, Bizi böyle kılan ahd ü amandır. Zincir boynum sıktı hayli zamandır, Açılın kapılar Şah’a gidelim. Ilgın ılgın eser seher yelleri, Yâre selâm eylen urum erleri. Bize peyik geldi Şah bülbülleri, Açılın kapılar Şah’a gidelim. Çıkarım bakarım kale başına, Mümin müslüm olan gider işine, Bir ben mi düşmüşüm can telâşına, Açılın kapılar Şah’a gidelim. Yaz seli gibiyim akar çağlarım, Hançer alıp ciğerciğim dağlarım. Garib kaldım şu arada ağlarım, Açılın kapılar Şah’a gidelim. Pir Sultan’ım eydür mürvetli şahım, Yaram baş verdi sızlar ciğergâhım. Arşa direk direk olmuş âhım, Açılın kapılar Şah’a gidelim. Pir Sultan Abdal'ın bu deyişindeki "Şah" kelimesini söylemesindeki kasıt Şahı Merdan İmam Hz.Ali'dir. Pir Sultan Abdal, hiç de farklı kesimlerin farklı anlatmak istediği, anlatılmaya çalışıldığı gibi değildir. Tarihte Pir Sultan isyanı diye bilinen bir isyan yoktur. Pir Sultan Abdal’ın yaşadığı Banaz köyü Hubyar Sultan talibidir. Pir Sultan Abdal'ın ise Hacı Bektaş Veli dergahına bağlı olduğu bu kadar çok bilinir olmasının sebebi o dönemdeki en büyük iletişim aracına saz ve söze sahip olması sözünü kimseden sakınmadan söylemesi olduğu bilinmelidir. Günümüzde Allah sevgisini anlamayan bu ilahı aşkı yüreğinde hissetmeyen, toplulukları kendi amaç ve menfaatleri için yanlış yönlendirmeye çalışan insanlar Hz.Mevlanayı menfaatleri uğruna ahlâka zıt göstermeye, Pir Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli'yi devletçi olarak nitelendirmeye,Pir Sultan Abdal'ı da isyancı olarak göstermeye yanlış tanıtmaya çabalamaktadırlar. Bu yanlış anlamalar,yanlış anlaşılmalar, yanlış anlatılmalar Allah kavramı içinde geçerlidir Allah.Rab,Hak veya Tanrı nasıl zikrederdeniz zikredin korku ile değil Tanrı'ya sevgi ve muhabbetle yaklaşılmalıdır. Zira Tanrı'yı anlamak başlı başına derin bir felsefedir. Ülkemizde kendini âlim sanan bazı cahil kimseler yabancılara Gavur demektedirler. Genel anlamda yabancılara bu kelimenin kullanılmasını doğru bulmuyorum. Zira Tanrı felsefesini,tasavvuf ilmini, Kur'an-ı Kerimi anlayan hayatına idrak eden yabancı insanlar da vardır. Johann Wolfgang von Goethe ve Lev Tolstoy bu insanlardan bir kaçıdır. Yakın tarihimizde Avrupa’nın içlerinde dinler arası hoşgörü fikrinin gelişmesine öncülük eden düşünürlerden birisi ünlü Alman şairi Goethe’dir.23 yaşında Kur’an’la tanışan Goethe Hz.Muhammed için fevkalade bir övgü şiiri de yazmıştır.70 yaşında bir şair olarak da, Kur’ân’ın Hz. Peygambere mânâ olarak bütünüyle indirildiği o kutlu gecenin (Kadir Gecesi) bir bayram gibi kutlanması fikrinde olduğunu bütün samimiyetiyle ifade etmiştir. Goethe Allah’ın Doğu’nun ve Batı’nın Rabb’i olduğu gerçeğini şu mısralarla ilan etmektedir: Doğu da Allah’ındır! Batı da Allah’ın! Kuzey ve Güney sahası, Sulh içindedir O’nun kudretiyle, O Tek Âdil olan, Hak olanı istiyor herkes için, O’nun yüz isminden biri de “el-Adl”, Bu yüce isim çok yükseltilsin; âmin! Tolstoy’un öncelikli amacı; Ruslara Hz. Muhammed’i ve İslâm’ı bizzat kaynağından ve doğru bir şekilde tanıtmaktır.Zor sorularına Hz. Muhammed’in hadîslerinden ikna edici ve açıklayıcı cevaplar bulmuş Hz.Muhammedin hadislerini bir kitapta toplamış iftiharla bahsetmiştir. Ünlü yazar itiraflarında İslâm Tasavvufu’ndaki Allah bilgisi ve Allah sevgisi kavramlarına denk düşen bir anlayış içerisinde, hayatına anlam ve ruh kazandıran bir düşünceyi benimsemiştir. “Ben neyim?”, “Niçin yaşıyorum?”, “Benim görevim ne?”, “Nasıl yaşamalıyım?” sorularına bilim ve felsefeden aradığı cevabı bulamayınca, Hz.Muhammed’in hayata anlam kazandıran mesajlarına sığınmıştır. Tolstoy, inancın sadece insanın Allah’la ilişkisi olarak görülmesini ve insana söylenmiş olan şeylerin kabul edilmesinden ibaret sayılmasını eleştirerek, “inancı; insan yaşamının ya da anlamının öğrenilmesi” şeklinde tanımlamıştır.Aradığına cevap bulduğu Hz. Muhammed’in hadîslerini şöhret ve itibar sahibi bir yazar olarak bütün dünyaya ilan etmiştir. Tolstoy’un kitabına aldığı hadîslerden bazıları şunlardır: “Hiçbir kimseye öfkesini yutmaktan daha güzel bir içki verilmemiştir.” (Tolstoy: 26) “Öfkesini açığa vurmaktan çekinip, onu boğanları Allah daima mükâfatlandırır.” (Tolstoy: 30) “Kimseyi kırma. Biri seni kırar ve ayıplarını, kötülüklerini açığa vurursa, sen de onun kötülüklerini açıklayıp yayma.” (Tolstoy: 27) “Diliyle insanları kıranları, ibadetleri temizlemez.” (Tolstoy: 36) “Muhabbet, insanı sevdiğine karşı sağır ve dilsiz yapar.” (Tolstoy: 35) “Gerçek tevâzu, bütün iyiliklerin başıdır.” (Tolstoy: 31) “En mukaddes savaş, insanın (nefsine) kendine galip gelmesidir.” (Tolstoy: 31) Şeb-i Arus, Hz.Mevlana'nın Bizim ölümümüz, ebedî bir düğündür dediği sevgiliye kavuşma gecesi. Vefâtımızdan sonra mezarımızı yeryüzünde arama Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindendir. 745.Vuslat yıl dönümünde Ehlibeyt yâreni Hz.Mevlana'yı ve pirlerimizi anmak, ilahi aşkta buluştuğumuz Allah dostlarını yad etmek amacıyla #37152456 etkinlikliği için okuduğum Mevlana'dan Altın Öğütler 1 kitabı vesilesi ile düşüncelerimi siz kitap dostlarıyla paylaşmak istedim.İncelememi sonuna kadar okuyan arkadaşlara ve etkinlikte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Sizi Yunus ve Mevlana'nın sevgisiyle, Hacı Bektaş Veli'nin Hoşgörüsüyle,İmam Hüseyin ve Pir Sultan'nın dik duruşuyla,İmam Ali'nin Turab'lığıyla selamlıyorum. Nur Ola... Işık Ola... Aşk ile...
Mevlana’dan Altın Öğütler 1
Mevlana’dan Altın Öğütler 1Ziya Elitez · Kozmik Kitaplar · 2004184 okunma
··
209 görüntüleme
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Emeğinize sağlık. Baya kapsamlı ve güzel şeylere yer vemişsiniz incelemenizde. Kitaba dair bu tanıtım ve incelemeye ayırdığınız zamanınız için teşekkür ederim. Kaleminiz keskin, okurunuz bol olsun Veysel Bey. Hayırlı akşamlar.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.