Geminin gelişiyle başlayan, vedayla son bulan ve bu ikisi arasına insana dair ne varsa, hepsine yanıtlar verilen, ayrılışın muhteşem bir törene dönüşmesini okumak, bu olsa gerek.
Yıllar boyu kendine yurt olan bu bölgede, taşından toprağına, havasından suyuna; aşktan çalışmaya, acıdan hazza, duadan ölüme... insana hizmet eden ne varsa, madde ve mana alemine dair konularda verilen bu cevaplar insanın içine işleyen, bakış açısını değiştiren türden. Sınıflandırmayı ortadan kaldıran, tek bir bütünün parçaları olduğumuzu vurgulayan Ermiş, insana en çok yakışanın hoşgörü ve sevgi olduğunu özellikle belirtiyor.
Kesinlikle geç kalmışım okumak için. Kendinizden illaki bir şeyler bulacaksınız ve en önemlisi sorgulayacaksınız hem kendinizi hem çevrenizi. Mutlulukta üzüntüyü, suçluda masumu, iyide kötüyü arayacaksınız. Üstelik artık bunları birbirinden ayrı düşünmeden, birbirlerinin sebebi olarak görmeye başlayacaksınız. Karmaşık görünebilir ama aslında tamamen yaşamın sadeleştirilmiş hali ifade edilmiş.
Bana aslında yin-yang felsefesini de anımsattı kitap. Yin alçalandır, negatif tarafı temsil eder ve siyah renk ile ifade edilir. Yang ise yükselendir, pozitif tarafı temsil eder ve beyaz renk ile ifade edilir. İki kutup da birbirine tamamen zıttır. Ama ikisi de içerisinde bir diğerini içerir ve bir kutup alçaldığı zaman diğerini yükseltir. Bu da genel anlamda yaşamı ifade eder. Ermiş de sorulan sorulara verdiği cevaplarla hem insanı, hem de yaşamı daha anlamlı ve bir bütün kılmaya çalışmış.
Tavsiyedir okuyunuz!