Kitapta bilmediğimiz, gizli kalmış, hiçbir yerde yazılmamış şeyler arayanlar yanılır. Yalnız unuttuğumuz ne kadar çok şey olduğunu görebiliyoruz. Akıl almaz kumpaslarla klasörlerce sahte delillerin uydurulmasından, tutuklananların gördükleri muamelelere dek, pek çok skandalın nasıl bir çarkta hazırlanıp topluma kabul ettirildiğini görmek dehşet verici. Bütün bunların sadece buzdağının görünen kısmı olduğunu da biliyoruz. Büyük cesaretle futursuzca davranan cemaat üyelerini besleyip büyüten, devletin önemli yerlerine yerleştiren, yeri geldiğinde varlıklarını inkar eden, ( Cemaat emniyet içinde örgütlenmektedir iddiasına Hüseyin Çelik: "Buna kargalar bile güler" demiştir.) açtıkları kumpas davalarında arkasında duran, (Zamanın başbakanının bu davaların savcısı olduğunu söylemiştir) yandaş medya ve yalakalar vasıtasıyla yüceltilen, desteğini her zaman sürdüren AKP'den söz edilmemesi manidardır. Unutmamak gerekir ki MİT ( Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılması ) olayında zamanın başbakanı tavrını koymuş ve yasa değişikliği ile Hakan Fidan'ın ifade vermesini dolayısıyla yargılanmasını önlemiştir. Ve iplerin koptuğu, çıkarların çatışması sonucu başlatılan 17 - 25 Aralık yolsuzluk operasyonlarında da İktidar oklar kendine yöneldiği için; karşı durarak tüm gerekli düzenlemeleri yapmış, bütün davalar ( Hukuk dışına çıkma pahasına ) düşürülerek yolsuzluklar örtbas edilmiştir. Bundan dolayı anlıyoruz ki; Ergenekon, Balyoz, Oda Tv Casusluk vb davalarda iktidar bilerek ve isteyerek engel olmamıştır. Bu da gösteriyor ki bu davalar İktidar- Cemaat ortaklığı ile yürütülmüştür. Hanefi Avcı'nın iktidara yönelik olarak bu tür gerçeklere vurgu yapmamış olması, kitabın iktidar tarafından sipariş verilmiş gibi algılanmasına yol açacaktır.