Herkes biraz gece biraz gündüz olabilir mi? Ya da kim gece kim gündüz bilebilir miyiz?
Sarsıntı, adı yazarda saklı, çileli, çöz çöz çözülmeyen, düğüm olmuş bir adanın, deniz fenerinin ışığıyla aydınlandığını zanneden halkının romanı.
Adayı mesken tutan, adanın ruhunu çürüten tarikatlar, susanlar, duymayanlar, duyup da konuşmayanlarla dolu bu isimsiz yerde bir günlük ile ortalığa dökülen sırlar ve suçlar. Yanlış aşklar, pişmanlıklar ve hesaplaşmalar.
"Dürüst ve adil olan azade değil, kötünün ettiklerinden." diyor yazar Barış İnce.
Kurgusuyla kafaları karıştıracak, karakterleriyle iç acıtacak, cehaleti, sorgusuz sualsiz kabullenişi yüzlere vuracak bir kitap.
---------------------------------------------
"Tamam dur bak. Ben uydurdum bunu : Sen benim diş ağrımsın, bazen dilim gider, bazen rakım gider."
"Bu ne ya, ne biçim söz, sen mi buldun bunu?"
"Ne sandın? Buluyorum her gün. Arada altına şair ismi falan koyuyorum, internete atıyorum, millet nasıl paylaşıyor görsen...
--------------------------------------------
Günümüz edebiyatı çoğunlukla, kişisel sorunlarımızla yüzleşip,bu sorunları çözme savaşında ki eserlerle çepeçevre sarılmış durumda. Çok iyi yazdıklarını inkar edemeyeceğim yazarlar var elbet. Metaforlarla bizi bizden alan öyküler ve romanlarla doldu kitaplıklarımız. Ama bu eserlerde alt metinler olup olmadığı tartışılır. Sarsıntı alt metni olan bir roman.
Barış İnce 1982 yılında doğmuş genç bir yazar. BirGün gazetesinde öyküleri yayınlanmış. Halen Bavul dergisinde öyküleri, BirGün gazetesinde makaleleri yayınlanmaktadır. Çelişki adlı kitabından sonra yayınladığı ikinci kitabı Sarsıntı.
Kitap altı çizilecek cümlelerle dolu. Ama beni en çok etkileyen cümlelerden biri ''Başkaları adına utanmak diye bir şey çıktı'' cümlesi oldu. İyi okumalar.