Satranç romanı Stefan Zweig'ın, 1942 yılında, Hitler ve Nazilerden kaçarak sürgün hayatı yaşadığı Buenos Aires'te yazılmış ve yayımlanmıştır.
“Satranç romanı, hem yazarın intiharından önce bıraktığı bir veda mektubu hem de doğrudan Nazizm'i hedef aldığı tek kurmaca eseridir,diyebiliriz herhalde."
II. Dünya savaşı yıllarında Gestapo ve Nazilerden fiziki olarak kaçmayı başaran Zweig, ruhen onlardan kaçamamış, Naziler geliyor korkusunu sürekli olarak içinde büyüten Zweig kendisini intihara doğru götüren bu ruh hali içine bu romanını yazmıştır.
Stefan Zweig'ın Brezilya'da sürgünde iken Şubat 1942'deki intiharından birkaç ay önce tamamladığı Satranç, Avusturyalı yazarın II. Dünya Savaşının ruhunda uyandırdığı derin ıstıraplar içinde yazmıştır.
Nazilerden kaçarak yaşamaya çalışan Zweıg, Naziler ‘den kurtulmanın tek çaresinin intihar ve ölüm olduğunu düşünmeye başlamış bu romanını da kendisini intihara doğru sürükleyen o ruh hali içinde yazmıştır.
Nitekim bu romanı basıldıktan kısa bir süre sonra yazar karısıyla birlikte intihar etmiş, bıraktıkları veda mektubun da da şunları yazmıştır.
“ Benim lisanımın konuşulduğu dünya bana göre mahvolduktan ve manevi yurdum Avrupa'nın kendi kendisini yok etmesinden sonra hayatımı yeni baştan kurmayı daha fazla isteyebileceğim bir yer daha yoktu," demiştir.
•°• °•
Sıra kitap hakkındaki detaylara geldi. İnce ve detaylı bir şekilde konuya giriş yapıp ayrıntılardan bahsedebilirim o yüzden önceden söylemem gerek diye düşündüm efendim, sonradan mesûliyet kabul etmem. :))
Kitabı okumak gibi zihninizde bir düşünce varsa bu kısmı okumaya da bilirsiniz. :)
°
°
°
°
Mirko Czentovic babasının ölümü ile bir papaz tarafından kiliseye getirilir ve burda eğitimine devam eder.
Papaz Czentovic'in eğitimi ve gelişimi için elinden gelen herşeyi yapar ve onun için elinden geldiğince çabalar.
Ama papazın bu çabaları boşadır zirâ Czentovic'in diğer çocuklardan farklı olup gelişimi de diğer arkadaşları gibi değildir..
Mirko kendisine verilen bütün işleri hârfiyen yerine getiriyor olsada ona bir iş buyrulmadan hiçbir iş yapmıyor ve kimse ile konuşmuyordu, kendi köşesine çekilip sessizliğe bürünüyordu. Papaz ise Czentovic'in bu denli soğuk ve duygusuz olmasına yadırgıyordu..
•
•
•
□ Papaz ve memur bir köşeye çekilmiş, satranç oynarken Mirko onları uzakdan sessizce izlemeye başlar. Kısa süre sonra Papaz ve memurun yanına acele ile biri yaklaşır.
Bu aceleci kişi ise annesi ölüm döşeğinde olup papaz ın duasını almak isteyen bir kimsenin çocuğudur.
Bunun üzerine memur yarım kalan satranç tahtasına bakar Mirko ile göz göze gelir. Ve şu sözleri sarf eder:
- "Anlaşılan oyuna devam etmek istiyorsun değil mi?"
Mirko ise kafasını onaylar derecesinde sallar.
Ve sonuç olarak 14 hamleden sonra memur mağlup olur. Papaz ise ikilinin yanına geldiğinde bu duruma oldukça şaşırır. Ve bundan sonra Mirko için satranç serüveni başlamış olur.
•
•
•
□ Dr. B hukuk danışmanlığı yapıyordu. Hitler iktidara gelmesiyle gizli tutulması gereken belgeleri korumalıydı.
Dr.B amcası imparatorun doktoruyken bir diğer amcası ise kilisede başrahiptir.
Hitlerin iktidara gelmesiyle kiliseler ve manastırlar gasp edilir.
Dr.B ve ailesi için Berlin ya da Münih'e bir casus gönderilmiş ve tutuklanılmaları istenilmiştir.
Fiziksel olarak işkence yapılmasa da zihinsel olarak etkileme ve çökertme uygulanmıştır.
Avusturyalı saygın bir aileden gelen ve şirket faaliyetleri nedeniyle Naziler tarafından sorguya alınması ile. Santraç serüveni başlar.
Dr. B içinde bulunduğu bu durumda uğraşabileceği hiçbir şeyin olmadığı bir otel odasına hapsedilir.
Burada düzenli olmayan sorgulamalar haricinde konuşabileceği hiç kimse yoktur.
Bu psikolojik işkence nedeniyle itiraflarda bulunmaya karar vermişken, sorgu odasının yanındaki duvarda asılı bir ceketin cebindeki kitabı fark eder ve onu (ç)alar.
Amacı vaktini geçirebileceği ve kafasını dağıtabileceği bir şeylerle meşgul olmaktır. Kıyafetinin içine gizlediği ve odasına getirdiği kitabın satranç şampiyonalarındaki oyunların hamleleriyle ilgili olduğunu öğrenince ilk başta hayal kırıklığına uğrar.
Ancak kafasını meşgul etmek için tüm oyunları ezberler ve her gün zihninde oynamaya başlar.
Bir süre sonra kendi kendine maç yapar hale gelir ve zihni gibi kişiliği de ikiye bölünür.
“Satranç Zehirlenmesi” adını verdiği bu rahatsızlık nedeniyle hastaneye kaldırılır ve buradaki bir doktorun yardımıyla hapsedildiği yerden kurtulur.
Bu yaşadığı olayları ve olumsuz koşulları anlatır. McConnor ile bu durumu paylaşması üzerine ikinci düello da Mirko ile karşı karşıya geldiklerinde Dr.B'nin alnından boncuk boncuk terler oluşmaya başlar.
Vücudunun her zerresi titremeye başlar ve zihni allak bullak olur.
Düşünebildiği tek şey ise hiçbir şey düşünemediği olur.
MccAnur Dr.B'nin bu durumunu görünce geri çekilmek ister.
Dr.B ise özür diler.
Ve oyunda geri çekilir.
Mirko:"Yazık, oldukça iyi bir savunma vardı," der.
Dr.B yıllarca kendi kendine oynadığı için zihindi karışmış ve yanlış olan bir hamle yapmıştı. Ve sonuç ise koca bir veda olmuştu.
Kazanmanın bazende vazgeçmek olduğunu düşündürdü bana.
Vazgeçişler her zaman kaybetmek değil, bazende kazanmaktır, belki de?..
°
°
°
°
Kitap okunması gereken bir Zweig kitabı kendi zannımca. Okurken tüm duyguların dışında bulunan bir hissi tadıyorsunuz.
Hiçlik. Tam olarak bunu hissediyorsunuz.
Bir insanın en büyük işkencesinin hiçlik olduğunu ve bu duygunun neler yaptırabileceğini görünüyor. Psikolojik bir çizgide oluşturulan bu sürükleyici eseri okumadan geçmeyin,derim. :))
°
°
°
Satranç ile ilgilenenler için Bobby Fischer belgeselleri artı kaynak sağlıya bilir diye düşündüm.
Bu yüzden aşağıda linklerini paylaşıyorum, ilgilenenler için. :)
youtu.be/VtNVZJs5KNIyoutu.be/wa0fJXR3DBcyoutu.be/PGYK0-P88uQ
İncelememi vakit ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim. Mutlu, sağlıklı huzurlu günler dilerim. :))
SatrançStefan Zweig · İndigo Kitap · 2017239.3k okunma
Çok teşekkür ederim, söylemleriniz beni onore etti. :)
Kendi bakış açım ile naçizane olarak bir kaç cümle karalamaya çalışmıştım. Tekrardan teşekkür ederim. Hûzurlu vâkitler dilerim. :)🌻