Gönderi

128 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 9 days
İyi akşamlar sevgili 1k ailesi, Geçtiğimiz ekim ayında kitap fuarından 5 tane Tarık Tufan kitabı almıştım. Hem burada hem de instagramda karşıma sık sık çıkınca merak edip aldım. Iyi ki almışım. Keşke tüm eserlerini alsaymışım. Bu bir inceleme değil bana göre, bir iç dökme. Çünkü inceleme diyebilmemiz için uzun uzun araştırmalar yapmış olmam gerekiyordu. Sayısal veriler, kitap hakkında diğer yazarların düşünceleri vs... Üstelik inceleme dediğimiz de öyle bir kaç dakikada yazılmaz. Burada özenle yazılmış incelemeler var, gerçekten büyük emek istiyor. Ben sadece fikirlerimi yazmak istedim. Gelelim yazma sebebime: Yazarın 5 kitabını okudum ve artık bir yorumu hak ettiğini düşündüm. Ayrıca artık tarzını da anladığıma göre hakkında yazabilirim. Sabahattin Ali, Stefan Zweig, Fernando Pessoa, Rasim Özdenören ve John Steinbeck'ten sonra severek okuduğum yazarlar listesine Tarık Tufan da girmiş bulunmakta. Tarık Tufan; o kadar yoğun, o kadar derin, o kadar şeffaf, o kadar naif yazıyor ki okumaya doyamadım. Günlük hayatın koşturmacasında artık sıradanlaşan kutsallarımızı anlatıyor, eserlerinin genelinde olduğu gibi. Kendine ait bir hayatın var. Bir ailen. Bir işin. Dostların. Yaşayıp gidiyorsun işte herkes gibi. Sonra bu kadar rutinin içinde birden aklına; bu yağmurda dışarıdaki bir evsiz geliyor, sabah çöpleri atmak için çıktığında çöpten ekmek toplayan kadın geliyor, günlük sorumluluklarını bitirmiş olmanın rahatlığıyla kahveni içerken evinde açlıktan ağlayan çocuk ve çocuğun gözyaşlarına dayanamayıp kendini asan baba geliyor, sırf dinleri ve dilleri farklı diye katledilen insanlar geliyor. İçtiğin kahve boğazında kalıyor, yutkunamıyorsun. Delirmemek elde değil! Sonra oturup bu hayatın anlamını, anlamsızlığını, acımasızlığını düşünüyorsun. Bu kadar acı varken; o vitrindeki vazoyu alsa mıydım, bu akşam yemeği hangi restoranda yesem, ojeyi de yeni sürmüştüm tüh, bu yağmur da nereden çıktı saçımın fönü bozuldu diyerek basit şeylere üzüldüğüne utanıyor insan, bir an. Bunları bir süre düşünüyorsun. Sonra, günlük hayatın telaşesi yine sarıyor seni ve hayata devam ediyorsun. Devam etmek zorunda kalıyorsun. Devam etmek zorunda bırakılıyorsun. E ama benim de acım var, dışardan basitmiş gibi gelebilir sana ama bana göre büyük acılar diyorsun. Mesele şu ki; her insan ayrı bir dünya olduğu için, kendi başına gelenler kendince büyük felâket ve kendince haklıdır da. İnsan bir şekilde hayata tutunabilmek istiyor. Bunun için de bazen bir insana, bazen bir çiçeğe, bazen bir kuşa tutunur. Sonra kendi kendine bile tahammül edemeyen birine; bir insan tahammül edemeyip arkasını dönüp gidiyor, bir çiçek tahammül edemeyip soluyor, bir kuş tahammül edemeyip uçup gidiyor. İşte bu kitapta da yaşamak için bir kuş gibi çırpınan, hassas bir insanın hayatı ele alınmış. Kitap çok akıcı, bir günde okunabilir. Ben müsait olamadığım için bu kadar uzun sürdü bitirmem. Bu karmakarışık dünyada bir nebze olsun nefes alabildiğinizi hissettirecek iyi insanlara rast gelesiniz. Kitaplarla kalın. Keyifli okumalar.
Ve Sen Kuş Olur Gidersin
Ve Sen Kuş Olur GidersinTarık Tufan · Profil Yayınları · 20189k okunma
··
344 views
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Me Se okurunun profil resmi
100 cü beğeni de benden olsun 😊. Ben 2 yada 3 kitabını okudum. Bende olmayan kitaplarını aldım hepsini alma mutluluğunu yaşarken 2 kitap daha çıkarmış yazar onlarında almayı düşünüyorum Bi yazarı sevince bütün kitaplarını alma gibi Bi huyum var 😂
Aynur Taş okurunun profil resmi
Teşekkür ederim :) Ben de öyle bir huy var ve bence çok güzel bir huy :)
Me Se okurunun profil resmi
Çok güzel yazmışın ellerine sağlık 👍📚
Aynur Taş okurunun profil resmi
Teşekkür ederim :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.