Gönderi

Tımam :))
"Demek bir şey değişmedi?" "Değişmez olur mu, elbet değişti. Böyle güzel bir olaydan sonra bir şeyin değişmemesi mümkün mü? Daha güzele doğru değişti her şey." "Haklısın, aptalca korktum bir an." "Korkma, aydınlığı bir ucundan da olsa görenlerin işi değil korkmak. Karanlıktaki çocuklar korkar. Biz ne çocuğuz, ne de her yer karanlık." "Çok yakın bir zamana kadar geceleri korkardım ben. Işığı söndüremezdim." "Artık korkacak mısın?" "Senin yanındayken korkmam." "Hayır, bensiz de korkmamalısın. Cesur kişiler gibi tutalım ellerimizi. Selamlaşmak için, birbirimize dayanmak için değil. Bak Olcay, seni benden koparabilirler, ama içimden bir ben söküp atarım seni. Cesaret, inanç da öyle. Şimdi, bir yığın alışkanlığın var örneğin senin, bunları bırakabilir misin?" "Evet." Ürkekçe, ama kararlı görünmek isteğiyle söylemişti bunu Olcay. "İşte ben, bu alışkanlıklarından biri olmak istemem. Senin düzenle olan bağlarından biri. Sabahki diş fırçan, ya da kolunun altına sürdüğün deodorant, ya da yumurtalı şampuan olmak istemem. Bunların günlük mutluluğunda, rahatlığında belki sadece ufak bir payları var. İşte ben bu gündelik mutluluğun daha büyük bir payı olmak istemem. Yani daha rahat olman, korkmaman için örneğin, destek olamam sana. Düzenle bütün bağlarını koparabildiğin zaman, ki bu cesaret ister, bu cesareti gösterebildikten sonra zaten karanlıktan korkmayan biri olursun. O zaman yine beni seversen, bu sevgi kabulümdür. Tamam mı?"
Sayfa 190 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.