Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Önsöz
"Senin bildiğin aşk biyolojik bir dürtüden ibaret; hormonlarınla kimyandan kaynaklanıyor. Kolaylıkla değişebilir -kimyandaki ufacık bir değişim "en yüce gerçek" sandığın o aşkın yok olmasına yetecektir. Sen tutkuya "aşk" diyorsun. Bu ayrımın hatırlanması gerekiyor. Sokrat diyor ki, "Aşkın gizemlerini yaşayan birisi..." Tutkunun gizemli bir tarafı yok. O biyolojik bir oyun: her hayvan, her kuş, her ağaç ne olduğunu bilir onun. Gizemleri olan aşk, senin normalde aşina olduğun aşktan elbette ki tamamen farklı olacak. Aşkın gizemlerini yaşayan birisi bir yansıma ile değil, gerçeğin ta kendisi ile temasta olacaktır. Gerçeğin ta kendisi ile temasa yol açabilen bu aşk sadece senin bilincinden doğabilir -bedeninden değil, en derindeki benliğinden. Tutku bedeninden kaynaklanır, aşk ise bilincinden. Ama insanlar kendi bilinçlerini tanımazlar ve yanlış anlamalar sürer gider -bedensel tutkular aşk sanılır. Dünyada çok az kişi aşkı tanımıştır. Bunlar çok huzurlu ve sessiz kimselerdir...ve o sessizlik ile huzur sayesinde en derindeki benlikleri, ruhları ile temasa geçerler. Ruhunla temasa geçtiğin zaman aşkın bir ilişkiye değil bir gölgeye dönüşür. Nereye gidersen git, kiminle gidersen git, seviyorsundur. Şu anda, aşk dediğin şey tek bir kişiye odaklanmış ve sadece ona ait. Ama aşk ait olabilecek bir olgu değil. Onu avucuna alabilirsin ama sıkıştırmazsın. Ellerin kapandığı anda bomboş kalırlar. Açıldıkları anda da tüm evrenin kapıları sana açılır. Sokrat haklı: Aşkı bilen gerçeği de bilir, çünkü onlar tek bir deneyimin değişik iki adıdır. Ve eğer sen gerçeği bilmiyorsan unutma ki bu, aşkı da bilmediğin anlamına gelir. İnsan doğasının bu nimetinden faydalanmak için aşktan daha iyi bir yardımcı bulunamaz."
Sayfa 7 - Butik YayıncılıkKitabı okuyor
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.