Köyüm ve çevre köylerden ölmüş kişilerin hayatlarını araştırıp yazıyorum.
Yani sözlü, derleme tarih yazıyorum.
Ölmüş bir kadını araştırırken, onun yeğeni olan bir kadın, rahmetli halasının: “Al kınalı, belik belik örgülü, kömür gibi, topuğunu döven, döşünü örten, dizine değen, göğsünü örten, ata binince atın sağrısına değen, tokaç gibi örgülü, söğüt dalı gibi uzun ve salınan, at yelesi gibi savrulan, ibrişim gibi parlayan, ipek gibi yumuşak, top top zülüflü, nergiz gibi kokan, gerdanı örten, sırma belikli, kadife gibi yumşak” saçlarını öyle bir anlattı ki, bir saat geçmiş, konu dağılmış, sormak istediğim soruların hiç birini soramamıştım.
O zaman gördüm ki, kadın için saçların, uzunluğu, kısalığı, yumuşaklığı, örgüsü, rengi vs o kadar önemliydi ki, şayet “iyi de halanızın saçları benim araştırma alanıma girmiyor, bunları geçelim lütfen” desem, belki de kadın benimle bir daha hiç konuşmayacaktı.
Tekrar bir araya gelip halasının asıl meziyetlerini de öğrendim ama 6 sayfa tutan halanın özgeçmişinde, saçlardan hiç söz edilmediğini görünce, bilmem o kadın beni affedecek mi?