1. Sözkonusu kolaylığı sağlamanın çarelerinden birisi, üzüntünün ne olduğunu düşünmek ve onu bölümlerine ayırmaktır. Deriz ki, üzüntü ya bizim veya bir başkasının yaptığı bir şeyden kaynaklanır. Eğer bizden kaynaklanıyorsa bizi üzen o şeyi yapmamalıyız. Şayet bizi üzen şeyi yapmamak lehimize olduğu halde onu yaparsak, yapılmaması lehimize olan bir iş yapmış oluruz. Onu yaptığımıza göre ya istediğimiz ya da istemediğimiz bir şeyi yapmış oluruz. Üzülmemek istediğimiz halde üzen şeyi isteyerek yapıyorsak o zaman istemediğimizi istiyor durumuna düşeriz. Bu ise aklını yitirmiş olanlara has bir davranıştır. Bu durumda biz de akılsızlardan sayılırız. Eğer bizi üzen başkasının yaptığı ise, onu önlemek ya lehimizedir veya değildir; eğer lehimize ise onu önleyip üzülmemeliyiz, lehimize değilse üzücü olay meydana gelmeden önce üzülmemeliyiz; zira bir yetkili çıkıp bize zarar vermeden önce onu engelleyebilir. Belki de gerçekleştiğinde üzüntü vereceğinden korktuğumuz şey bizi etkilemeyecektir. Şayet üzücü olay gerçekleşmeden önce üzüntüye kapılacak olursak, belki de üzüntüleri önleyen [Allah] veya bize zarar vermesini engelleyen bir yetkilinin engel olmasıyla olay gerçekleşmez ve biz de yok yere üzülmüş oluruz. Böylece başkasının vermediği üzüntüyü biz kendimize vermiş durumuna düşeriz