Gönderi

Atatürk Diyor Ki
Alzheimer hastası olan yaşlı bir öğretmen tedavi için evinden ayrılmak durumunda kalıyor. Evindeki eşyaların büyük çoğunu ihtiyaç sahiplerine dağıtıp geriye kalanları da çöpe atıyor. Tasfiye işlemi devam ederken işe yarar malzemeler ayrılıyor . O malzemelerden elime geçen bir kitap var. Kitabın adı K.Atatürk Diyor Ki Kitabın önsözünde belirtilen tarih 1980 fakat aynı durumun hala devam ettiği aşikar ortada ; İşte yıllardır bir dirhem yol alamadığımız konuları bize gösteren o ibretlik takdim yazısı ; Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunun 22.2.1980 gün ve 762 sayılı kararı ile basılması uygun görülmüş Yayımlar Genel Müdürlüğünün 21.3.1980 tarih ve 2274 sayılı emirleri ile 200.000 adet basılmış bu defa yayımlar genel müdürlüğünün 5.6.1980 tarih ve 4625 sayılı emirleri ile 250 bin adet daha arttırılarak 450 bin adede çıkarılmıştır. "Bu Kitap , bir ihtiyaca karşılık vermek için hazırlandı. Atatürk’ün söz ve demeçlerini seçerken, yalnız söylediği zamanın şartlarına değil, sözlerin istikbalde ışık tutan özelliklerine de dikkat edildi. Çünkü, son yıllarda Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatür, aşırı sol ve aşırı sağ tarafından öylesine yanlış tanıtılmak istenmiş, gerçek öylesine saptırılmıştı ki ; Pek çok kişi onun katıksız bir Türk milliyetçisi yönünü neredeyse fark edemez hale gelmişti. Sol’un propagandasında Atatürk’ün istiklali tam , ülküsü Marksist Leninist dünya görüşünü benimseyenlerin siyasi çıkarlarına göre sömürülmüş; Türk devletinin içinde bulunduğumuz çağın gerekleri ile bağdaşan askeri , siyasi , ekonomik anlaşmalarına karşı bir silah gibi kullanılmak istenmiş , tam bağımsızlık şekline dönüştürülerek, memleketimizi ittifaklarından koparıp komünist alemin bir üyesi yapmak için ortaya atılan bir savaş ve tecrit sloganı haline getirmiştir. Sol kanat propagandacılarının tam bağımsızlıktan anladıkları NATO ‘dan ve CENTO’dan çıkmak; Ortak pazara girmemek, ABD ile ve batı blokunun mensup ülkeleri ile sıcak veya soğuk bir savaşın içinde olmaktır. Kendi değimleri ile bu, Lenin’in “milli demokratik devrim” tezlerindeki “ilk aşama” idi . Ve sosyalist aşama ile arasında Çin duvarı yoktu. “Tam bağımsızlık” tan söz açanlar, yurdumuzun ayrılmaz bir parçası olan Kars ve Ardahan’ı Rus’lar istediği zaman hiç seslerini çıkarmamışlardır. Ve hatta isteğe hak verir bir tavır almışlardır. O günden bu yana da aşırı solcular ve komünistler bir taraftan “tam bağımsızlık” iddiasını öne sürerken , diğer taraftan Rus taleplerinin başka motiflerini ortaya atmış, Türk Milletini “Türkiye Halkları” diye bölmek istemişlerdir. Az önce de belirttiğimiz gibi 1918 – 1922 şartlarında , Atatürk’ün “istiklali tam” sözündeki hedef “yurtta ve cihanda sulh” amacına yönelmiş , doğu ve batı dünyası ile sıcak veya soğuk savaş içinde bulunmak gibi bir maksadı önermemiştir. Bağımsız Türkiye, dünyanın tecrit edilmiş bir devlet olmayacak, diğer milletlerle ve komşuları ile karşılıklı saygıya dayanan bir dostluk politikası izleyecekti . İlke açıktı ; “Yurtta sulh cihanda sulh” Atatürk, Türk ordusuna hiçbir zaman halk ordusu demediği halde aşırı solcular ve komünistler, onun adına dayanarak bu komünist kavramını bol bol kullandılar. “Millet” gerçeği yerine müphem “Halk” değimi tutturulmak istendi . Atatürk’ün sözleri bu amaçla tahrif edildi. “Bu günkü dile çeviriyoruz” diye değiştirildi. Atatürk’ün iktisadi görüşleri de hiçbir yönden sosyalistlerin doktrinleri ile uzlaşmadığı halde aşırı solcular ve komünistler onun devletçiliğinin bir çeşit sosyalizm olduğunu yaydılar. Oysa Atatürk şöyle diyordu : “Türkiye’nin tatbik ettiği devletçilik sistemi sosyalist teorilerden alınmamıştır.” Atatürk kozmopolitlerin de istismar konusu haline sokulmak istenmiştir. Söz gelimi ; Onun “ muasır medeniyet seviyesi” nden anladığı, batı dünyasının kalkınmış, teknoloji bütünlüğü idi. Kozmopoliter “medeniyet” sözcüğünü “kültür”e dönüştürdüler; Batılılaşmaktan batı kültürünü aynen benimsemek, kendi öz kültürümüzden kopmak anlamını çıkardılar. Gerek kozmopolitlerin, gerek se aşırı solcu ve komünistlerin gerçek hedefi Atatürk’ün kurduğu temel ilkesi milliyetçilik olan bağımsız bir devlet değil, komünist bir devlet veya kendi öz kültüründen tecrit edilmiş , kendi kendisine yabancılaşmış ne idüğü belirsiz, fakat kimlerin hizmetinde olacağı belirli bir devlet imal etmekti. Aşırı sağcılar ise, Atatürk’ü bir din düşmanı göstermek istiyorlardı. Dinin devlet işlerinden ayrılması manasına gelen laikliği de dinsizlik gibi tanıtıyorlardı. Atatürk’ün kendi sözlerinden de anlaşılacağı üzere o asla dinsiz değildi; Sadece kutsal din duygusunu siyasi gayeleri için sömürenlere karşı çıkan bir devlet adamı idi . Atatürk, “inkılapçılığı” Marksistlerin anladığı şekilde “devrim” cilikten de çok farklıdır. O gelişmeyi Türk toplumunun yönetimindeki temel felsefe olarak gösteriyor ve ihtilalciliği reddediyordu . “ İstiklali tam” sözünü diledikleri gibi yorumlayarak “II.Kurtuluş Savaşı” sloganları ile ortaya çıkanlar, Atatürk’ü olduğu gibi değil. Kendi ideolojik açılarından “olması lazım geldiği” gibi göstermek isteyenlerdir. Bu küçük “el kitabı”nda, Atatürk’ten titizlikle seçilmiş olan sözler onun sömürücülerine veya ona karşı düşmanlıklarını onu bir dinsiz gibi göstermek şeklinde ortaya koyanlara karşı verilmiş en güzel cevaptır. Atatürk düşmanlarının ve sömürücülerinin yarım yüzyıldır , her davranışlarında hüsrana uğradıklarını hadiseleri yaşayanlar görmüşlerdir. Bundan sonra da böyle olacaktır. Çünkü Atatürk ; Düşünce , ilke ve eserleri ile dimdik ayaktadır. " Kitabın Resmi; yerelbt.com/wp-content/uplo...
·
69 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.