Gönderi

İnternet'te Dolaşan ve Gerçekliği Merak Edilen Yazısı
Tek bir not aktaracağım size: Sekreteri yanımıza geldi, "Efendim," dedi Özal'a, "Genelkurmay Başkanımız arıyorlar ... " Özal'ın cevabı şuydu: "Sonra arasınlar. Şimdi bir sanatçıyla, Levent'le kahvaltı yapıyorum." Kumkapı'da çadır kurmuşum "Gereği Düşünüldü" müzikalini oynuyorum. Çadır aşın kar yüküne dayanamayıp kısmen çöktü. Kısa bir süre içinde onarmam gerekiyordu. Yeterli ekonomik güce sahip değildim. Aklıma Başbakan' dan yardım istemek geldi. Başbakan, Süleyman Demirel'di. Randevu aldım, gittim yanına. Sıcak karşıladı beni. Durumu anlattım kendisine, "böyleyken böyle," dedim. "Onarımı gerçekleştirip tekrar perdemi açabilmem için paraya ihtiyacım var. Bunu bir bankadan kredi olarak almak istiyorum, bana yardımcı olabilir misiniz? .. " Biraz düşündü. Sağa sola gerdan kırdı. Alt dudağını düşürdü ve başladı yayık yayık konuşmaya. "Bu kredi sana çok pahalıya mal olur. Ödeyemezsin, belin bükülür. Gel şöyle yapalım; parayı sana ben vereyim. Geri ödemen de gerekmez. (Bundan 20 yıl önceki bir paradan söz ediyoruz. Miktar 200 milyar T L) Sevdiğim bir sanatçısın. Sana katkıda bulunmak beni de mutlu eder." Daha ben cevabımı vermeden yanı başındaki telefonu kaldırdı ve özel kalem müdürüne "Bana çek defterimi getir," dedi. Odada sessiz bir beklemedeyiz ikimiz. Gözlerini devire devire beni izliyor, ben de henüz soğumamış çayımı haşlana haşlana yudumlamaya çalışıyorum. Teklif ettiği parayı ondan kabul edip almam mümkün değil. Ne var ki, bu "nazik" teklifi onu kırmadan nasıl geri çevireceğim? .. Az sonra çek defteri ulaşıp kendisine. Tam çeki yazacak, "Efendim," dedim. "Eğer yanlış anlayıp darılmazsanız, ben teklif ettiğiniz ve geri almayacağınızı söylediğiniz bu parayı sizden alamam. Özür diliyorum ama bunu yapamam." Alt dudağı daha da düştü çenesine, gözleri büyüdü. Başı geri gitti. Gerdanı bir iken iki oldu. Şu soruyu sordu: "Niye almıyormuşsun, sebep ne? .. " Cevabım hazırdı, "Ben sizin partiliniz değilim. Görüşlerimiz farklı. Hem bu parayı alacak olursam, sizi özgürce eleştiremem." O da bana "Sen beni bugüne kadar çok eleştirdin. Sana bir şey diyen oldu mu? Senin görüşüne karışık mı? Git yine bildiğini yap. Ben sana ve senin gibilere rağmen başbakanım. Bu parayı almazsan enayilik etmiş olursun," dedi. "Beni bağışlayın ama bu parayı alamam," dedim. "İkimizden başkası bilmeyecek," dedi. "Özür dilerim, alamam ... " Bu son sözümdü. Almadım parayı. Beni konutun kapısına kadar uğurlarken çek defteri hala elindeydi. Birkaç gün sonra kardeşi Haa Ali Demirel aradı. Hacı'yı önceden tanırdım. Demirel ona; "Yahu, bu Levent Kırca nasıl bir adam, kendisine bir çuval para teklif ettim kabul etmedi. İlk kez böyle bir şeye tanık oluyorum. Beni bu konuda kimse reddetmemişti," demiş. Hacı Ali Demirel ise "Sen onu tanımazsın, O, işte öyle bir adamdır," demiş. Daha sonraki yıllarda, Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı oldu ve benden ilgisini hiç eksik etmedi. Yakın takipçimdi. İrili ufaklı pek çok işimin hallinde, bana fark ettirmeden yardıma oldu. Aramızda hiç para sözü geçmedi.
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.