Gönderi

Bir miktar hayal iyi bir şeydir, tıpkı ihtiyatlı dozda alınan bir uyuşturucu madde gibi. Bu, çalışan zekanın bazen oldukça inatçı ateşlerini yatıştırır ve saf düşüncenin çok sert kenar çizgilerini düzelten , şurada burada bazı boşlukları, aralıkları dolduran, bütünleri birleştiren, fikirlerin sivri köşelerini yumuşatan gevşek, serin bir buhar yaratır zihinde. Ama aşırı hayal de bitirir, boğar. Kendisini bütün bütün düşünceden ayırıp hayale atan zihin işçisinin vay haline! Kolayca yükseklere çıkacağını sanır ama sonunda her şeyin aynı olduğunu söyler. Hata! Düşünce zihnin emeğidir, hayalse şehvetin. Düşüncenin yerine hayali koymak, zehri gıda ile karıştırmak demektir. Marius, hatırlanacağı gibi, buradan başlamıştı. İhtiras ortaya çıkmış ve sonunda onu maksatsız, dipsiz boş hayallerin içine yuvarlamıştı. Böyle olunca, insan evinden ancak hayal kurmak için çıkar artık. Tembelce yaratılış. Kaynaşan ama durgun girdap. Ve çalışma azaldığı ölçüde, ihtiyaçlar da arıyordu. Bu bir yasadır. Hayalperestlikte, insan genellikle cömert ve yumuşaktır; gevşeyen düşünce hayata sıkıca sarılamaz. Bu çeşit yaşayışta iyilik kötülüğe karışmış bir haldedir, çünkü gevşeklik felaket getirici olsa da, cömertlik sağlıklı ve iyidir. Ne var ki, cömert ve asil ruhlu ve de çalışmayan yoksul adam mahvolmuş demektir. Kaynaklar kurur, ihtiyaçlar birbiri ardınca kendini gösterir. En dürüst ve azimkâr insanların bile, en zayıf ve en kötülerle birlikte yuvarlanıp gittikleri bir ölüm bayırı ki, sonunda şu iki çukurdan birine varır: ya intihar, ya suç.
Sayfa 1343 - IV. CiltKitabı okudu
·
7 görüntüleme
Ophelia.