Gönderi

Mesel Kavramı (Kıssaların Mahiyeti) Arap dili ve edebiyatında mesel çok önemli bir yere sahiptir. Sözlükte "mesel" benzemek, benzeşmek, bir şeyin bir şeye benzemesi ya da birbirini andırması, hatta birbirine eşit, denk olması (tesviye)" gibi anlamlar içeren (misl, mesil, misal) kökünden türemiş bir kelimedir(1).Kelimenin "dikilmek" anlamındaki "müsul"den türemiş olduğu da kaydedilir(2). Ferra "misl" ile "mesel"in müteradif olduğunu söylerken(3) Ebu Hilal ve diğer bazı dilciler "misl" ile "mesel" arasında semantik fark bulunduğuna dikkat çekmişlerdir. Buna göre "misl", tıpkı "misleyn" lafzında olduğu gibi iki şeyin öz itibariyle birbirine denk olması demektir. Mesel ise Ra' d 13/35, Cum'a 62/5 ve daha birçok ayette olduğu gibi nitelik (sıfat) anlamına gelir(4). Ancak Halil b. Ahmed Kur'an'da geçen "mesel" kelimesinin pek çoğunun, Ra'd 13/35. ayetteki "مَّثَلُ الْجَنَّةِ الَّتِي وُعِدَ الْمُتَّقُونَ" (Müttakilere vaat edilen cennetin misali) ifadesinde olduğu gibi "haber /hadis" manasına geldiğini belirtir(5).Mesel kelimesi "hikmet"le (özlü ve etkili söz) ilişkili olmasının yanında sözlük anlamı itibariyle "kıssa" kelimesiyle de ilginç bir irtibata sahiptir. Şöyle ki kıssa kelimesinin türevleri arasında, fıkıh terminolojisinde "kasten adam öldürme ve müessir fiil suçlarında, işlenen fiile denk bir cezayla suçlunun cezalandırılması" ya da "misillemede bulunulması" anlamında kullanılan "kısas" terimi yer alır. Benzer şekilde "misal" kelimesi de kısas ya da misilleme yapmak manasında kullanılır. Arapçada (emsele's-sultanü fülânen) ibaresi, "Hükümdar filan kişiyi kısas yoluyla katletti" anlamındadır(6). Ayrıca, ağır veya şiddetli ceza manasındaki "mesl" ve "müsle" kelimeleri de söz konusu cezanın ibretlik olması hasebiyle mesel ile irtibatlıdır(7). Rağıb el-İsfehani'nin, "izah maksadıyla benzeri hakkında söylenen söz" şeklinde tarif ettiği mesel(8) anonim hale gelen özdeyiş veya atasözü manasında terimleşmiştir. Mesel edebiyat terimi olarak çoğunlukla anonim özdeyiş manasında kullanılmakla birlikte kelimenin Arap dilinde kıssa ve hikaye anlamında kullanımı da söz konusudur(9). Eski Sami kültürde de bir fikri açıklamak veya bir konuda delil sunmak maksadıyla dilden dile anlatılan fabıl türü hikayeler, neşideler, halkın görüşünü veya yönelimini ifade eden veciz ve edebi sözler için mesel terimi kullanılmıştır(10). Başta cahiliye meselleri olmak üzere birçok Arap meselinin hikayesi vardır. Nitekim Mufaddal ed-Dabbi (ö. 178/794 [?]), Ebu Ubeyd Kasım b. Sellam (ö. 224/838), Ebu Ubeyd el-Bekri (ö. 487 /1094) ve Ebü'l-Fazl el-Meydani (ö. 518/1124) gibi müelliflerin emsal türü eserlerine bakıldığında hemen her meselle ilgili bir kıssa ve hikayeye rastlanır. Yani bu eserlerde salt meseller yer almaz, çoğunlukla mesellere kaynaklık eden kıssalar ve masaisı menkıbeler (esatir) de aktarılır(11).Yevmü Halime, Yevmü'l-Besus, Yevmü Dahis ve Yevmü Gabra gibi Arapların İslamiyet'ten önceki dönemlerde meydana gelmiş savaşlarıyla (Eyyamü'l-Arab) ilgili meseller bu türdendir(12). Arap geleneğinde, Yahudi kutsal kitaplarındaki Süleyman'ın mesellerine benzeyen mesellere de rastlanır. Hatta bunlar Arapça lafız kalıplarıyla ifade edilmesi dışında Süleyman'ın meselleriyle hemen hemen aynıdır. Mesellere kaynak oluşturan kıssaların bir kısmı gerçek tarihi olaylara dairdir. Kıssalar meselin anlaşılması bakımından oldukça önemlidir. Ne var ki bazı mesellerin kıssaları zamanla unutulmuş, bunların yerine duruma uygun yeni kıssalar ve hikayeler uydurulmuştur(13). Kur'an'da misl, emsal, müsla, mesulat, temasil gibi çeşitli türevleri yanında "temessele" şeklinde fiil ve "darb-ı mesel" şeklindeki tabirlerle yaklaşık 169 kez geçen "mesel" kelimesi bazı ayetlerde "kıssa" manasında da kullanılmıştır. Mesela, Zuhruf 43/8. ayetteki "وَمَضَى مَثَلُ الْأَوَّلِينَ" ifadesi, "geçmişteki kafir toplumların kıssaları, ibretlik halleri ve feci akıbetieri daha önce nazil olan ayetlerde zikredildi" manasındadır(14). Gerçi bazı müfessirler mesel lafzının burada ukubet ve ibret manasına geldiğinden de söz etmişlerdir. Fakat sonuçta söz konusu olan şey, geçmişte helak edilen toplumlardır. Dolayısıyla onların helaki kıssa/haber olarak aktarıldığından, Ebu Bekr en-Nakkaş'ın ( ö. 351/962) zikrettiği gibi mesel bu bağlamda "haber" anlamı taşımaktadır(15).Mesel lafzı İsra 17/89. ayetteki "وَلَقَدْ صَرَّفْنَا لِلنَّاسِ فِي هَذَا الْقُرْآنِ مِن كُلِّ مَثَلٍ" ifadesinde de büyük ihtimalle kıssa manasında kullanılmıştır. Nitekim Fahreddin er-Razi ve diğer bazı müfessirlerin naklettikleri bir izaha göre söz konusu ifade, "Biz bu müşriklere, inkarcılıkta ısrar eden Nuh, Ad, Semud gibi kavimlerle ilgili haberleri ve Allah'ın bu kavimleri birtakım belalarla nasıl sınadığını birçok kez anlattık" manasındadır(16). Kur'an'da meselle ilişkili olarak temsili (sembolik) kıssa türünden de söz etmek gerekir. Muhammed Halefullah'ın (ö. 1997) ifadelerinegöre Kur'an'da birçok temsili kıssa mevcut olup bu kıssalar edebi karakterlidir. Hatta müfessirlere göre temsili anlatım, sanat ve edebiyat alanında tarihi anlatılardan daha etkilidir. Araplardaki edebi sanatlar tarihi gerçeğe dayandığı gibi hayal ve kurguya da dayanır. Dolayısıyla mesellerde bahsi geçen olayların mutlaka yaşanmış olması gerekmediği gibi kahramanların tarihi figürler olması da gerekmez(17).Mısırlı alim Mahmud Şeltut (ö. 1963) bu konuda Halefullah'tan daha itidalli bir yaklaşımla Kur'an'da peygamberler ve geçmiş toplumlarla ilgili tüm kıssaların tarihi olduğunu, buna mukabil "ضَرَبَ اللّهُ مَثَلاً عَبْدً" (Nahl 16/75) "وَضَرَبَ اللّهُ مَثَلاً رَّجُلَيْنِ " (Nahl 16/76) "وَضَرَبَ اللّهُ مَثَلاً قَرْيَةً " (Nahl 16/112) ifadeleriyle başlayan kıssaların ve bu kıssalara konu olan kişiler ve hadiselerin temsili olabileceğinden de söz etmiştir. Buna karşılık Abdülkerim el-Hatib, Şeltut'a itiraz ederek söz konusu kıssalarda geçen "abd" (köle), "racüleyn/racülan" (iki kişi), "karye" (belde) gibi müphem kelimelerin mutlak surette gerçek tarihi şahsiyetler ve yerlere karşılık geldiği fikrinde ısrar etmiştir(18).Ancak bu yaklaşım Kur'an kıssalarının tarihiliği konusunda tavizsiz tutumuyla tanınan bazı araştırmacılar tarafından dahi yersiz olarak değerlendirilmiştir.(19) Bu değerlendirme bir tarafa, birçok meşhur müfessir Kur'an'daki çeşitli kıssaların darb-ı mesel türünden olduğunu açıkça ifade etmiştir. Mesela, tabi müfessir Mücahid (ö. 103/721) Maide 5/112-115. ayetlerdeki gökten ziyafet sofrası indirme kıssasıyla ilgili olarak, "Bu kıssa bir darb-ı mesel olup İsrailoğulları'na ziyafet sofrası gibi bir şey indirilmedi" demiş(20). Bakara 2/243. ayette geçen ve ölüm korkusuyla yurtlarını terk eden binlerce kişiyle ilgili kıssa ise Ata b. Ebi Rebah (ö. 114/732) tarafından mesel (temsili kıssa) olarak kabul edilmiştir.(21)Diğer taraftan, Kaffal eş-Şaşi (ö. 365/976) A'raf 7/189-190. ayetlerde yer alan ve genellikle Hz. Adem ile Havva bağlamında açıklanan kıssayla ilgili olarak, ''Allah bu kıssayı örnek vermek maksadıyla temsili olarak zikretti" demiş (22), Zemahşeri ise A'raf 7/ 171-173. ayetlere konu olan ve gelenekte "Bezm-i elest" diye anılan kıssayı, "Bu kıssa temsil ve tahyil (hayali olarak kurgulayıp canlandırmak) kabilindendir" diye nitelendirmiştir.(23) Temsili kıssa ve anlatım, sembolik dille çok yakından ilgili bir konudur. Sembolik dil, doğrudan ifadesi güç ve problemli hususları imgelere yansıtmak suretiyle formüle etmektir. Buna göre temsili kıssalar, anlatılmak istenen şeyi dalaylı olarak anlatma özelliğine sahiptir. Bu anlatım tarzında başlı başına bir olay, başka gerçekliklerin yerine geçirilmekle birlikte asıl kastedilen şey, olayın kendisi değil, söz konusu gerçekliklerdir. Sembolik dilde anlatılmak istenen gerçeklikler ile semboller arasında kurulan analojiyle mesaj iletişimi sağlanır. Bu husus kıssalar ile kıssalarda verilmek istenen mesajlar için de söz konusudur. Daha açıkçası, kıssalar ile o kıssaları dinleyen muhatap kitlenin yaşadığı, inandığı ya da yaşaması ve inanması istenilen şeyler arasında analojik bir bağ kurulur. (24)(s. 549-553) (1). İbn Faris, Mu 'cemü Mekâyisi'l-Luğa, V. 296; Vahidi, et-Tefsiru 'l-Basit, Il. 184. (2). İbn Faris, Mu 'cemü Mekåyfsi'l-Luğa, V. 296. (3). Ezheri, Tehzibü'l-Luğa, IV. 3341. (4). Semin el-Halebi, Umdetü 'l-Huffâz, IV. 77. (5). Ferahidi, Kitabü 'l-Ayn, IV. 118. (6). İbn Faris, Mücmelü 'l-Luğa, I. 823; Cevheri, es-Sıhah, V. 1816. (7). Ezheri, Tehzibü'l-Luğa, IV. 3342-3343; Cevheri, es-Sıhah, s. 971. (8). Rağıb el-isfehani, el-Müfredat, s. 492. (9). Abdel-Meguid, "A Survey of the Terms", s. 203. (10). Abidin, e/-Emsal fi'n-Nesri'l-Arabiyyi'l-Kadim, s. 11- 14. (11). Dayf, Tarihu 'l-Edebi'l-Arabi, I. 404 (12). Öztürk, Kur'an Kıssalarının Mahiyeti, s. 42. (13). Emin, Fecrü'l-İslam, s. 66-73; Durmuş, "Mesel", DİA, XXIX. 295. (14). Zemahşeri, el-Keşşaf, V. 426; İbn Cüzey, et-Teshil, ll. 309 (15). Maverdi, en-Nüket ve'l- Uyun, V. 216. (16). Fahreddin er-Razi, Mefatihu'/-Gayb, XXI. 407; İbn Adil, el-Lübab, XII. 384. (17). Halefullah, e/-Fennü 'l-Kasasi, s. 182-183. (18). Hatib, el-Kasasü 'l-Kur'ani, s. 103-104. (19). Şengül, Kur'an Kıssaları Üzerine, s. 77. (20). Taberi, Camiu 'l-Beyan, V. 135. (21). İbn Kesir, Tefsiru 'l-Kur'an, I. 661. (22). Fahreddin er-Razi, Mefatihu 'l-Gayb, XV. 71. (23). Zemahşeri, el-Keşşaf, Il. 129. (24). Yavuz, Kur'an 'da Sembolik Dil, s.
123 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.