Gönderi

160 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 3 days
=Dört= Eğer William Faulkner'ın Duman adlı eseri Türkçeye çevrilmeseydi belki de İnce Memed'i okuyamayacaktık. Duman'ın önsözünde Talât Sait Halman kitabın yayımlanma sürecinden bahsederken 1968'de Uluslararası Şiir Forumu'nda Yaşar Kemal'le tanışmasını anlatıyor: Yaşar Kemal şaşırarak, "Sen Talât Halman, ha? Duman. Baba Faulkner" diyor tanıştıkları an. Yaşar Kemal 1976'da New York'ta düzenlenen "Ortadoğu Yazınında Toplum" adlı sempozyumda "Biz Türk yazarları için bir Faulkner, bir Nazım Hikmet kadar önemlidir. Kendi adıma şunu söyleyebilirim ki William Faulkner'a borcum büyüktür" diyor. Duman 1952 ekim ayında yayımlandı. İnce Memed'se 1955'te basıldı, ama önce Cumhuriyet gazetesinde 1953-54 yılları arasında tefrika edildi. Duman, Türkçeye ilk çevrilen Faulkner eseri. 1952 yılında Yaşar Nabi, Halman'dan Duman'ı çevirmesini istiyor. Peki neden önemli, büyük romanları değil de Duman? Yaşar Nabi öncelikle rahat okunabilmesini istiyor yazarın, geri kalanların daha sonra basılabileceğini söylüyor. Halman, Duman'ın çevrilme sürecini anlatırken bir çok bilgi veriyor bize: Faulkner'ın önemli eserlerinden alıntılar ve parçaların yer aldığı ilk eser 1963 yılında yayımlanan "William Faulkner: Hayatı, Sanatı, Eserleri" adlı kitap. Burada Halman, Ses ve Öfke'den (Ses ve Gazap olarak çevrilmiş ismi ilk önce), Döşeğimde Ölürken ve Ağustos Işığı adlı eserlerinden birer bölüm çevirmiş. Duman normalde altı öyküden oluşan bir kitap. Yaşar Nabi uzun olması sebebiyle kitaba adını da veren Knight's Gambit adlı öyküyü kitaba dahil etmemiş. Bu öykü dışındaki beş öykü de farklı senelerde çeşitli dergilerde yayımlanmış. Yaşar Nabi'nin öykünün çevrilmemesini isteme sebebi sekiz formayı geçmesin düşüncesi. Cep Kitapları dizisi için düşünülmüş. Bu bilgilerin tamamı kitabın önsözünde yer alıyor. Duman'la ilgili internette bilgi bulmak biraz zor diyebiliriz. 1932 - 1949 yılları arasında yayımlanan 6 öykünün kitaplaştırılmış hâli olan Duman adını da ilk öyküden alıyor. Faulkner'la ilgili olarak ilk modernist yazarlardan birisi olmanın getirdiği bütün özelliklerin burada arka plânda kaldığını ve bu özelliğin belki bütün olmasa da bir çok hikâyesi için geçerli olabildiğini okudum: modernist yazarlar uygarlık nosyonunun çökmesi, buhranlar, ekonomik parçalanmalar, kapitalist menfaat ve gücün artışı ve herşeyin bu güce boyun eğdirilmesi karşısında dağınık, kopuk, karmaşık zihin sıçramaları, uğultu, ve susmak bilmeyen zihin sesleri arasında kaleme alıyordu eserleri; başı ortası sonu olan eserlerin yerine başı ortası sonu birbirine karışabilen eserlerle okuması ve takibi zor ve gayret talep eden eserler ortaya koyuyordu. Faulkner'da ABD'de iç savaşın sonuçları, soylu ve aristokrat güney ve onun bütün köhnemiş değerlerinin (özellikle ırkçılık) yaşadığı büyük sarsıntının romanlarında ifade edildiği söyleniyor, ve Döşeğimde Ölürken adlı romanı da ölenin sadece kitaptaki anne karakterinin değil, güneyin de ölümü oluyordu belki de. Duman'ın en önemli özelliklerinden birincisi kitabın Ayı ya da Döşeğimde Ölürken adlı kitaplarda gördüğümüz üslûbu kullanmaması. Halman'ın çok güzel, ahenkli çevirisi okumamızı kesinlikle zengin bir hâle getiriyor. Bununla beraber bu zenginliği biraz da öykülerin anlatımındaki klasik kronolojik akışa borçluyuz. Kitaptaki beş (gerçekte altı) öyküde de baş karakterimiz Gavin Stevens. Derdi insanlar ve adalet (İnce Memed gibi) olan Stevens, aslında hukuk ve adalet konulu dedektiflik öyküleri olarak okuyabileceğimiz bu anlatılarda kararlı, akıllı ve güçlü bir imaj çiziyor. Mekânımız elbette Yoknapatawpha. Ve Jefferson'dayız- yani Döşeğimde Ölürken'de Addie'nin gömülmeyi vasiyet ettiği baba ocağının olduğu şehir- orası, yani on günlük yolculuğun sonunda tabuttan cesedinin kokusu bütün şehri kuşattığı şehir-. Stevens her biri ölümle sonuçlanan beş olayda suçun ve suçlunun aslını ortaya çıkarıyor. Bütün öykülerde önsözde "büyük üslûpçu" olarak anılan yazarın kaleminin gücünü gerçekten de hissediyoruz: telaşsız, karakterleri derinlemesine çizme ve anlatma derdi taşıyan ve bunu ait olduğu hayâli ama yine de gerçek toprakların sarsıntılarla sarsılmış değerlerini taşıyarak göstermeye çalışan bir kalem görüyoruz. Suçlular oralılar, oradanlar ve oraya aitler. Stevens onları gözlemlerken, gerçek suçluyu veya suçu çözerken insanlara ve adalete bakıyor, usul usul. Duman'la ilgili bulabildiğim tek ciddi inceleme yazısı eseri oldukça eleştiriyordu, ancak bu insanların eleştirileri yazarın bütün romanları, edebiyat dünyası, yaratma gücü ve çemberi düşünülerek nesnel bir bilgiye en yakın noktalarda durarak ortaya konmuş eleştirileri. Bence Faulkner okumaya yeni başlayan birisinin okumaktan keyif alabileceği, oldukça rahat bir şekilde okuyabileceği bir eser bu. Yazarın kaleminin gücünü daha iyi hissedebileceğimiz eserlerine doğru ağır ağır çıkmak en güzeli. İşte bu sebeple, Faulkner'ı tanımayı düşünen herkese öncelikle bu eseri öneriyorum.
Duman
DumanWilliam Faulkner · Can Yayınları · 1991113 okunma
··
150 views
Nympheutria okurunun profil resmi
Çok güzel, kapsamlı bir inceleme olmuş, kaleminize sağlık.
Cem okurunun profil resmi
Teşekkür ederim çok
Ebru Ince okurunun profil resmi
Ön söz ve çeviri hikayesine bayıldım hocam :) fakat kitap beni öldürdü .. bir kez daha anladım ki Amerikan edebiyatı ve ben tam ters köşeyiz Hikayelerin içine hiç giremedim ne konu olarak ne de karakterleri sevemedim .. incelemeniz kitaptan daha keyifli :)) selamlar :))
Cem okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Diğer Faulkner kitaplarını düşününce bu kitabın en renksiz Faulkner kitabı olduğunu söyleyebiliriz. Kırmızı Yapraklar ya da O Akşam Güneşi adlı toplama öykü kitaplarını okursan Duman'ı kolayca unutursun.. Onların yanında Duman hakikaten çok basit kalıyor :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.