Gönderi

160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"Harese nedir, bilir misin oğlum? Arapça eski bir kelimedir. Bildiğin o hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir. Harese şudur evladım: Develere çöl gemileri derler bilirsin, bu mübarek hayvan üç hafta yemeden içmeden, aç susuz çölde yürür; o kadar dayanıklıdır yani. Ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır. Gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar. Keskin diken devenin ağzında yaralar açar, o yaralardan kan akmaya başlar. Tuzlu kanın tadı dikeninkiyle karışınca bu, devenin daha çok hoşuna gider. Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve. Bunun adı haresedir. Demin de söyledim, hırs, ihtiras, haris gibi kelimeler buradan gelir. Bütün Ortadoğu'nun adeti budur oğlum, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. Kendi kanının tadında sarhoş olur." Kitap böyle başlıyor. Günümüzdeki Ortadoğu dünyasını ne güzel açıklamış. Ama kitabı okudukça bu sözün anlamını daha iyi anlıyorsunuz. Ortadoğuda yaşanılan felaketleri, Meleknaz'ın, Nergis'in, Zilan'ın başına gelenleri okudukça insanlığınızdan utanacak hale geliyorsunuz. Ve asıl üzücü olan bunların gerçekten yaşanıyor olması. Hatta daha beterlerinin yaşanıyor olması... Meleknaz'a elini uzatan Hüseyin'in başına gelenler de ayrıca üzüyor insanı. Okuduğum ilk Livaneli kitabıydı bu ve beni gerçekten derinden etkiledi. Kötü insanları ya da en azından çok kötü insanları yok edebilseydim keşke, diyorum. Artık bu haresenin farkına varsak da atsak şu dikeni ağzımızdan diyorum. Bundan sonra kendi yaşamımdan şikayet etmeden önce 10 kez hatta 100 kez düşüneceğim. Umuyorum ki hayat en çok Meleknazlar ve Nergisler için iyi hale gelir...
Huzursuzluk
HuzursuzlukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2017100,5bin okunma
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.