Gönderi

Birkaç yıl önce Afrika’yı ziyaret etme şansını elde ettim ve safariye çıktım. Hayvansever olduğum için safari hep hayallerimi süslemiştir. Aslanları, zürafaları ve filleri doğal yaşam alanlarında görebilmek çok heyecanlıydı ve bu deneyimi asla unutmayacağım. Ancak, orada zihnin gücüyle ilgili önemli bir ders alacağımdan bir haberdim. Sabah saatleriydi ve grubumuz Tanzanya’daki Serenti Doğa Alanı’ndaydı. Hava mükemmeldi; güneşliydi ama çok sıcak değildi ve hayvanları göreceğim için halihazırda çok heyecanlıydım. Kamerama göz gezdirip çektiğim birkaç fotoğrafı çarçabuk düzenledikten sonra gözümün ucuyla düzlükte bir şey gördüm. Yukarı baktığımda gözüne bir antilop kestirmiş dişi bir aslan gördüm. Aslan, büyük bir kararlılıkla avının arkasından koştu. Yaklaşan tehlikeyi sezen antilop ise otlanmayı bırakın koşabildiği kadar hızlı koşmaya başladı. Aslan arayı kapattı ve antilop, ulaşabileceği bir mesafedeydi. Son anda antilop yönünü değiştirerek avcısıyla arasındaki mesafeyi açmayı başardı. Aslan biraz yavaşladı, sonra da durdu. Artık kovalayamıyordu ve yemek, başka bir zamana kaldı. Cipimiz, antilobun o an durduğu yerin 100 metre ötesinde durdu. Kalbim hıphızlı atıyordu ve adrenalinin damarlarımda dolaştığını hissedebiliyordum. Alnımdan terler boşanmaya başladı ve ellerimi sabit tutmak için ekstra bir çaba harcamam gerekiyordu. Arabayı hayvanın yanına doğru yanaştırdığımızda, birkaç dakika kadar önce bu kadar korkunç bir olayın yaşandığını hayal etmek güçtü. Antilop paniğe kapılmış gibi görünmüyordu. Hatta uzun çimleri otlamaya devam etti. Şimdi, her zaman olduğu kadar rahattı ve daha az önce ölümün eşiğinden dönmüş gibi bir hali yoktu. “Geleceği düşünmekle o kadar meşgulüz ki bir saniye bile içinde bulunduğumuz anın tadını çıkarmıyoruz.”– Bill Watterson Derin nefesler alarak ve cipin kulpuna sımsıkı tutunarak izlemeye devam ettim, ardından birinin omuzumu hafifçe okşadığını hissettim. Rehberimiz Winston, huzursuzluğumu hissetmiş olacak ki bana hafif bir gülümsemeyle bakıyordu. Aslana işaret ederek, “Ondan daha sarsılmış görünüyorsun” dedi ve korkmamla biraz dalga geçti. Ardından, umarsızca otlanan antiloba bakıp “Kovalamaca bittiği an, avcı uykusuna, av da yemeğine devam eder. Bunu pek takmazlar, sadece yaptıkları şeyleri yaparlar. Eğer deminki olay bizim başımıza gelseydi, bunu saatler, günler hatta yıllarca düşünürdük. Ama antiloplar daha farklı. Antiloplar, anı yaşar. Şu an bu kadar huzurlu olmasının da sebebi bu.” dedi. Yavaşlamayı ve sadece hayatta kalmayı zor buluyor musunuz? Aklınız geçmişe veya geleceğe doğru gitmeye yatkın mı? Bir şeyleri bilinçsizce düşünüp detaya inmeyerek düşünmek ve durmaksızın yolun sonuna odaklanarak süreçle bağımızı koparmak hayatımızın bir parçası olmuş değil mi? “Otomatik pilota” alınmış bu düşünce biçiminin tuzağına düşmek hepimiz için çok kolay. Bu bilinçsizlik hali, çılgın ve karmakarışık modern dünyamızda inanılmaz derecede yaygın. Bizler için, deminki antilobun aksine, otlanmaya, yani günlük hayatımıza, devam etmek oldukça güç. Hatta çoğumuz, endişe, pişmanlık ve korkularla boğuşuyoruz. Stanford Üniversitesi’nde biyolojist olan Robert Sapolsky’nin eğlenceli ve bir o kadar da büyüleyici kitabı “Zebralar Neden Ülser Olmaz?”da bu konu incelenip hayvanlar alemindeki olaylarla kıyaslanıyor. Sapolsky’ye göre hayvanlardaki stres epizotik iken insanlardaki ise genellikle kroniktir. Sonuç olarak, ülser ve hipertansiyon gibi strese bağlı hastalıkların doğadaki hayvanlarda görülme sıklığı insanlara kıyasla son derece düşüktür. Hayvanlar, Serengeti’deki antilop gibi tehlike geçtiği anda hemen özlerine dönebiliyorlar. Karşılaştıkları tehlikeden dolayı şikayet edip pişmanlık duymazlar, sadece otlamaya devam ederler. Saporsky’nin esprili bir şekilde “Sosyal güvenlikleri hakkında endişelenen kaç tane antilop gördünüz? Peki ilk randevularında ne diyecekleri konusunda kaygılanan ineklerin sayısı kaç?” diye sormuştur. Biz insanlar ise o kadar şanslı değiliz. Sürekli ilerideki tehlikeleri düşünür, geçmişteki kayıplarımızı gün yüzüne çıkarırız. Bu daimi uyarılma durumu da stres seviyemizi yükseltip depresyon, anksiyete gibi ruhsal ve tansiyon gibi fiziksel sağlık sorunlarına yol açabilir. Bilinçsizliğe eğilimimiz son derece yerleşmiş gibi hissedebiliriz ama aslında değiştirilebilir. İ. Girgin
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.