Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Kadim dilinden Nazım Hikmet Ran
Göçebe bir aşığın memleketiydi Türkiye. Nerelere atildı kimlere onuru üç buçuk kuruşa satıldı... Yine de doyulmadı. Defalarca çelme takıldı, ezilen hayata, hayale rüya/kabusa söz etti diye yok olunan bir vatandaşın öyküsüydü Nazım Hikmet. Dünya tanıdı; kitaplar, sayfalar dolusu yer açtı onun için; lakin Nazım her dönem de olduğu gibi o dönemde de nefes alamaz bir adam oldu. Yabancı şarkılara şiir oldu, bu cennet topraklarda olduysa da kayboldu... bir çok dil yetinmedi, iftiralar, ve iftiralar. Belki de Nazım Hikmet'i; Nazım yapan da hayatın da göçebe olmak yapmıştır, mecburi bir göçebe hayatı. Öyle ya, bir daldan düşer gibi olmuyor insan. Yaşamı, hayatı, kaderi, kederi oluyor;; insanı insan yapan, insan olmak için nefes alan (zorla olsa da) Bu güzelim Cennet Vatan'ın kıymeti uzak olunca, daha bir can yakıyor. Düşüyorsun bir cehenneme, kurtaran olursa (dost) az da olsa nefes almaya çalışıyor insan, zor olsa da. Nefes bitene kadar verilen dünya savaşı... İnsanoğlu işte, gidene kadar götürüyor ömrünün, özgür kelebeklerindeki yalnızlık sarkılarını. Sadece size kalan, aklınıza taktığı kelepçeler, pranga vurulan, özlemler kalıyor. Kimse kolay gelmedigi gibi Nazım Nazım olmak içinde az bir eziyet çekmedi... Kadim Tataroğlu
·
5 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.