Muhteşem! Brandon Sanderson'la Zaman Çarkı serisi ile tanıştıktan sonra, uzun bir süre yazarın kendi kitaplarına da başlamak istiyordum. Fırtınaışığı Arşivi şu an en iyi fantastik serilerden biri olarak gösterilse ve çok iyi yorumlar alsa bile yazar serinin on kitap olacağını söylemiş. Ortalama üç yılda bir kitap çıkardığını düşünürsek daha o serinin bitmesine yirmi yıl gibi uzun bir süre var. O yüzden şimdiden o seriyle başlamak istemedim. Ömür geçiyor bu kitap ve film serilerini beklemekten. Bu seri de her ne kadar bitmemiş olsa bile sanırım son bir tane kitap kalmış. Ben de bu seriyle merhaba dedim Brandon Sanderson’a. İyi ki demişim. Sitede bu kadar az kişinin okumuş olması üzücü kesinlikle. Henüz çok geniş olmasa bile Sanderson temelleri sağlam ve geliştirmeye oldukça müsait bir dünya yaratmış. Serinin süper gücü olan metal güçler oldukça sevdiğim ve mantıklı bir düzene ve kurguya oturtulmuş. Dizi veya bir film serisine çok yakışacak bir hikayesi ve dünyası var. Aynı şeyleri tekrar tekrar çekeceklerine keşke şuna el atsa yapımcılar. Ayrıca birçok fantastik seri okumuş, bu türü gerçekten seven biri olarak hiçbir serinin ilk kitabında bu kadar çok “oha artık” nidalarında bulunmamıştım. Sonradan olacakları iyi saklayıp, birçok kere küt diye vuruyor Sanderson. Buradan sonrası spoiler içerir. Kelsier’in anlattığı Lord Hükümdar’la, bölümlerin başında bulunan kısa anıların sahibi birbirine kişilik anlamında pek uyuşmadığı için, ben Kelsier’in anıları sanmıştım ilk başlarda, ta ki Kelsier’in o anıları okuduğunu anladığım bölüme kadar. Farkettiğim an geriye dönerek hepsini tek tek okudum. İlk sürpriz burasıydı benim için. Her ne kadar Vin’in çok yetenekli ve güçlü olduğu bizzat Kelsier tarafından sık sık dile getirilse bile ana karakterin Kelsier olduğunu düşünüyordum. Ya da istiyordum diyelim. Hikayeyi Vin’in gözünden çok daha fazla dinlediğimizi farkettiğim anda Lord Hükümdar’ın işini Vin’in bitireceği belli gibiydi. Kelsier’in öleceğini spoiler olarak öğrenseydim, serinin ilerleyen kitaplarında en azından 11.metali deneyip başaramayacağını, Vin’in de işi tamamlayacağını düşünürdüm. Kelsier’in ölümü hem inanılmaz erken, hem de inanılmaz vurucu olmuş. Büyük adamsın Sislerin Efendisi. Finalde hem Marsh’ın tekrar ortaya çıkışı hem de Lord Hükümdar’ın gerçek kimliği şok edici. O anıları yazan adamla, tahtta oturan adam arasındaki çelişki barizdi ama yine şaşırtıcı şekilde bağlamış yazar. Lord Hükümdar’ın “bittiniz siz, sizi korumak için uğraşıyordum, yok olacaksınız” tadındaki konuşmasından ve önümüzde de birçok kitap bulunmasından dolayı benim tahminim şu; Lord Hükümdar diye geçinen adam kehanetteki asıl Çağların Kahramanı’nı öldürdüğü için Zifir denilen varlık yok olmamış. Kehanet yerine gelmemiş. Sadece bin yıldır tamamen olmasa bile kontrol altında. Dünyayı hâlâ etkiliyor. Lord Hükümdar’ın üstünde biraz fazla durulan bıkkın hâlleri biraz da bu yüzden sanırım. Onu kontrol altında tutmaktan yorulması ve bıkması. Zifir denilen varlığın Lord Hükümdar’ın ölümüyle tekrar güçlenmesi ve bin yıl sonra Çağların Kahramanı’nın tekrar ortaya çıkıp Zifir’i yok etmesi ve kehanetin gerçekleşmesi şeklinde ilerleyecek olaylar büyük ihtimalle. Çağların Kahramanı büyük ihtimalle Vin olacak desem bile, Sanderson’un sağ gösterip, sol vurmayı sevdiği de bir gerçek.

Sissoylu - Son İmparatorlukBrandon Sanderson · Akılçelen Kitaplar · 20141,244 okunma

··

165 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Numan