Gönderi

738 syf.
·
Puan vermedi
Söylemem gerekirdi “Bencillik rahatsız eder!”
Murakami’nin okuduğum ilk kitabıydı. Yazarların tarzını, daha önce o kitabı okumuş kişilerin yorumlarınca anlamak zor. Ben de her ne kadar yorumlara ve değerlendirmelere göz gezdirsem de ancak Murakami’nin dünyalarından birine girdiğimde kendisini daha iyi tanıyabildim. Aslında kitabı okumamın üzerinden iki sene geçti ve biraz eksik bir inceleme olacak. İnceleme niteliği taşıyor mu ondan da emin değilim. Söylemek istediğim bir nokta için bir plartform ve o noktayı belirtmem için de bir içerik gerekiyordu. Şimdi öncelikle kendisine neden edebiyatın picasso’su denildiğini anladığımı belirtmek isterim. Yazınsal metin olarak karşımızda duran eserleri, tabloları kıskandıracak şekilde renkli ve sürreal bir temaya sahip. Ama beni en çok etkileyen, düz metin halinde önümüzde duranın aslında kübist bir tablo gibi neleri temsil ettiğini keşfetme çabası oldu. İkinci dünya savaşı gibi tatsız ve korkunç gerçekleri barındıran dönemlerin içerisine bile yazarımız bazı temsiller koyabilmiş. Eminim yakalayamadığım başka birçok işaretler de vardı. Aslında kitabın ilerleyişinden ziyade kitabın sonuna duyduğum hayranlık için bir şeyler yazmak istedim. Üstelik bunu yaparken Murakami’nin cinsellik konusundaki bencil tavrını da belirtmeden geçmek istemiyorum. Çünkü neden belirtmeyeyim. Kendisinin “Sahilde Kafka” ve “İmkansızın Şarkısı” isimli kitaplarını da okuma fırsatım oldu. Ve inanılmaz bir şekilde bu bencillik sürekli karşıma çıktı. Belki de takılmamam gereken bir noktaydı ama müşkülpesent dürtülerim detaylarda kusuru aramak için sürekli olarak beni uyardı. Sembolizm ve temsile bu kadar önem veren bir yazarın sex konusunda da sanki biraz hassas davranması gerekiyor. Kitaplarındaki erkek karakterlerine sürekli olarak oral sex yapmak isteyen kadınlar hep varken, cinsel bencillik kendini göstererek kadın tatmini konusu biraz yabana atılmış gibi görünüyor. Bilmiyorum belki de sadece ben takıldım bu konuya ya da bu kadar da önemli değildi yazar için. Bunu söylemeden yorumumu tamamlamam mümkün değildi. Zemberekkuşuna dönecek olursam, postmodern kişilik inşaası konusunda bana sunduğu anlatımlar ve temsiller yakalabildiğim ölçüde beni son derece tatmin etti. Toru Okada’nın varoluş çabası, karanlık kuyunun dibinde kendiyle yüzleşmesi, kaybolan kedilerinin aslında yitirdiği başka neleri temsil ettiğini keşfetme çabası, belki de anlayamadığım birçok temsil ve semboller, sürekli düşündüren, arayışa teşvik eden ve karanlık koridorlarda aslında bizi de arayış mücadelesine sokan taraflarıyla bu yazı tablosunu sevdim. Fakat üzülerek söylemeliyim ki yazarımızın diğer kitaplarıyla aram hiç iyi olmadı ve kendsiyle sanırım temelli olarak yollarımı ayırdım. Zemberekkuşu’nun Güncesi ise kütüphanemde tuhaf bir ilizyonla yerini koruyacak.
Zemberekkuşu'nun Güncesi
Zemberekkuşu'nun GüncesiHaruki Murakami · Doğan Kitap · 20122,467 okunma
·
34 görüntüleme
Gizem okurunun profil resmi
Merhaba; Yorumunuzu okuyunca benim düşündüklerimi dile getiren birini görmek hoşuma gitti. Özellikle yazarın cinsellik konusunda bu bencil ve aşağılayıcı tavrı beni oldukça rahatsız etti. Murakami okuyanlar ikiye ayrıldığını görüyorum; çok sevip tüm kitaplarını bitirenler ile ilk kitabından sonra onu terkedenler. Malesef ben de ikinci grupta yer alanlardanım :)
Can okurunun profil resmi
Ben de bu konuya dikkat eden birini gördüğüme sevindim. Gerçekten bunu bilerek mi yapıyor bilmiyorum ama erkek libidosunu doyurmaya bu kadar dikkat ederken, kadın cinselliğine alelade bile yaklaşmayışı rahatsız edici.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.