Prof. Hamza Eroğlu, Atatürkçülük el kitabı isimli eserinde dış politikaya yansıyan laiklik uygulamalarıyla ilgili olarak şu bilgileri vermektedir: "Türkiye'nin laikleşmesi, medeni hayatın bir icabı olduğundan, modem hayatın oluşuna, gelişmesine uygun devlet idaresi, iç ve dış politikada da tesirini göstermiştir. Türkiye'nin dış politikasmda dinin bir faktör olarak kabul edilmemesi, İslami esaslara dayanan dostluk ittifaklarının yapılmamış olması, Türk devletinin dış politikasının tam anlamı ile laikliği benimscdi�ıini gösteren örneklerdir". Türkiye'nin İslam konferansına üyeliği ise, MSP'nin hükümet ortağı olduğu bir zamanda, bu partinin baskıları sonucu gerçekleşmiş, ancak Türkiye İslam konferansı üyeliğini, TBMM'de onaylayarak yürürlüğe sokmamış, MSP sonrasında da fiili ilişkisini sürdürmüştür. Bundaki asıl amaç da Kenan Evren'in deyimi ile "İslam ülkelerine laikliği bulaştırmak" olmuştur. Türkiye'nin bugün devam eden bu ilişkisi, konjonktüre! şartlardan ve ekonomik çıkar hesaplarından güç almaktadır. Yoksa, Türkiye'de iktidar ve ana muhalefet partileri, batı ile bütünleşmek iradelerini açıklamışlardır. Türkiye'nin İslam konferansına üyeliğinin tek örnek olduğunu bir kenara not ettikten sonra, dönüp geriye baktığımızda, 193 1 yılında Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras'ın Kudüs kongresine katılmayı "Dini siyasi amaçlara alet etmek" olduğu gerekçesi ile reddettiğini görmekteyiz. Yine 22 Eylül 1969'da Mescid-i Aksa'nın yanması üzerine Rabat'ta toplanan 25 İslam ülkesinin katıldığı İslfun zirvesine iktidar partisinin müslüman kesimden oy almak kaygusu ile katılması, asker kesiminde tedirginliklere yol açmış ve iktidarın bu tavrının laik devlet anlayışına aykırı olduğu iddia edilerek "bu olayla Türkiye'nin batılı dostlarımızın gözünde ve Atatürk ilkeleri açısından çok şey kaybettiği " ileri sürülmüştür. Emekli Amiral Sezai Orkunt, "Türk devletinin laiklik ilkesine düpedüz aykırı olduğu" kanaatiyle bu konuda şu görüşleri ileri sürmektedir: "Devletinin, kuruluş temelinde laiklik ilkesi yatan Türkiye Cumhuriyetinin bu gibi olaylan bir dış politika meselesi haline getirme imkanlarını araştırması ve buna özellik atfetmesi tamamen yanlış ve basiretsiz bir politikadır" (Milliyet 15 Eylül 1969).