Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Batı’da ortaya çıkan aydınlanma süreciyle o eski düzen yıkıldı ve yepyeni bir sistem kuruldu. Bu yeni düzende gündelik hayat kutsaldan bağımsızlaştırılarak güya aklın ve bilginin egemenliğinde yeniden dizayn edildi. İşin ilginç yanı bu alt sistemler birbiriyle uyum yerine derin karşıtlık ve çatışma sürecine girdiler. Daha önce görülen genel uyum ve harmoni bu defa yerini uyumsuzluk ve çatışmaya bıraktı. Bu aşamada her tarafı Weber’in ‘yeni putperestlik’ dediği olgu kapladı; eski tanrılar hortlaklar gibi mezarlarından çıkarak insanların tepesine çöktü; her bireye sayısız tanrı musallat oldu (Weber, 1992, s. 180). İnsanlar Tek İlah’tan kurtuldu, sayısız ilahın kölesi oldu. Para, güç, kariyer, tüketim malları, siyasi liderler, sanatçılar… insanların yeni tanrısı olarak yeniden yerlerini aldılar (Fromm, 2002, s. 111). Toplumun efendileri ‘ruhsuz uzmanlar, hissiz hazcılar oldu’ (Weber, 1992, s. 182). Dini-metafizik kanaat ahlakının yerini, Marx’ın ‘meta fetişizmi’ dediği hazcılık aldı. Öte yandan rasyonellik, yani mevcut kaynakların akıllıca kullanılması ‘araçsal rasyonellik’e dönüştü, bu süreçte başta insan olmak üzere tüm doğa burjuva sınıfı tarafından araçsallaştırıldı ve kolonileştirildi (Horkheimer, 1947, s. 11 vd). Bilim ve teknoloji birer burjuva ideolojisine ve bu yolla burjuva sınıfının gücünü ve tekel durumunu meşrulaştırıcı birer fenomen oldu.(Prof.Dr.Bünyamin Duran)
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.