Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

232 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
“Gökyüzünde geçirdiğiniz her saniyenin kıymetini bilin. Yukarıya çıktığınızda bulutları hissedin, onları içinize çekin, acele etmeyin. Havanın kokusunu duyun, gökyüzünün, yağmurun. Onlarda cennetin kokusu vardır.” Sevginiz içinize sığmayan bir duruma geldiğinde ne yaparsınız? Bir çocuğu yürekte büyütmenin hikâyesi okuduğum eser. Çocuklar... Bakarken bile içi titrer ebeveynlerin, ona gelecek en küçük zararın bile tereddütsüz önüne geçerler. Tebligat da evlat edindiği Zehra için, onu kurtarabilmek için ona bulutların ardındaki diyarları gösterebilmek için uçmayı öğreniyor. Bir kahraman olarak yer ediyor ciğerlerinde “Eyfel Kulesi Kadar Kocaman Bulut” saklayan küçük kızın zihninde. Tebligat Noktagil, bir hastane odası yalnızlığında, kötü koşullarda bile etrafına neşe saçan Zehra’yı gördüğünde çektiği acıların hiçbir önemi kalmıyor artık, çünkü fiziki acısına karşılık çok daha güçlü bir iksir bulmuştu “bir çocuğu yüreğinde büyütmek, ona anne olabilmek.” Zehra, ciğerlerinde büyüyen hastalığın nedenini bir bulut yutmuş olduğuna bağlayan, ciğerlerinden gelen kanların çilek reçeli olduğuna inanmak isteyen, kendisini teselli edebilme yeteneğine hayran kaldığım, bilgiye aç akıl küpü bir kız çocuğu… Okuyanda güzel hisler bırakan, dudağına tebessüm konduran bir hikayeydi. Yaşamı katlanılır kılmak için güzel hikâyelere ihtiyacımız vardır, bunun için değil midir ki mutlu sonla biten filmleri izlemeyi, mutlu sonlu hikayeleri okumayı severiz. Sizin bulutların üzerinde seyahat etmenizi sağlayacak akıcı bir anlatımla kaleme alınmış hemencecik bitiverecek bir kitap. Not: Söylemezsem içimde kalır dediğim bir husus da var kitapta. Tebligat’ın Fransa’dan Fas’a gitmek için uçmayı öğrendiği gün dünyanın değişebileceğine inandığı yerde geçen şöyle küçük bir bölüm var: “Haydi, her şeyi unutalım bile demişti bir Filistinli, otomatik tüfeğini doğrulttuğu İsrailliye. (…) Üç dakika. Sonra herkesin aklını toplayıp işine gücüne bakmasının vakti gelmişti, meleğin geçip gitmesinin Filistinlinin tetiği çekmesinin vakti.” Bir yazar dünyanın değişebileceğine inanıyorsa eğer ve buna bizleri de inandırmak istiyorsa savaşın ırkının, milletinin, cinsiyetinin vs. hiçbir şeyinin olmadığını, dünyada savaşın tamamen sona erdiğini yazabilirdi. Her gün haberlerde evlerine bombalar düşen, türlü işkenceler çektiğine şahit olduğumuz Filistin halkı maalesef ki o tetiğin hedefinde olan kişi oluyor. Üzgünüm sevgiden bir anne çocuk sevgisinden bu denli güzel bahseden, kan damlalarını çilek reçeline benzetebilecek kadar pamuk şeker havasında bir dünya oluşturan yazardan bu şekilde bir cümle beklemezdim. İnsaniyetine inandığım, iyiliğe olan inancımı diri tutan yazarın cümleleriyle son veriyorum yoruma: “Bir tek veya milyon, fark etmezdi. Çünkü birinin ölümü her birinin ölümü gibiydi. Çünkü her insan bir evrendi ve her ölüm evrenin sönüşü demekti. Bu yüzden bir tek masumun dahi öldüğü yerde hiçbir haklı gerekçeden söz edilemezdi. Savaş insanı canavarlaştırıyordu. Ve insanın insana ettiğini kimse kimseye etmiyordu.” (Nazan Bekiroğlu)
Eyfel Kulesi Kadar Kocaman Bir Bulutu Yutan Küçük Kız
Eyfel Kulesi Kadar Kocaman Bir Bulutu Yutan Küçük KızRomain Puertolas · Can Yayınları · 2016335 okunma
·
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.