Kibriti çaktım. Bütün şiirlerimi yaktım. Kâğıtların üzerinde tanıdık mısralar bizi yakma der gibi bakıyordu. Ama kurtarmadım, hepsini yaktım.
Eğer şair olacaksam bunlarla olamazdım. Kendime ait, başkasından esinlendiğini belli eden şiirler değil, kendime ait şiirler yazmalıydım.
Kibrit kutusuna sığar mıydı acaba şiirlerim? Elimde küçük kutucuğu çevirip duruyordum. O sırada onu gördüm. Altın sarısı saçlarını gördüm.
Bana küs müydü? Neden hiç benden yana çevirmiyordu başmı? Kendisini bana yakıştırmıyor muydu, benim sevdama mı güvenmiyordu? Onun sevdiği şiirleri saklayacağım, ona okumadığım şiirleri yakacağım.
O bizim köyde yapamaz, biliyorum bunu. Annemle onu bir evde düşünemiyorum.
Ben de baba ocağını terk edemem.
Hem ben onu seviyorum. Sevmiyor muyum?
Aşkta tereddüt olur mu? Seviyorsam istikbalini karartacak da değilim.
Belli ki, Sevgi okuyacak.
Buralardan gidecek ve beni unutacak. Unutabilir mi? Bun unutabilir miyim?
Ben unutmasam da o unutabilir. Unutmalı. ..
“Unutursun "Mihribanım" diye bir ses geldi içimden.
Oturdum yazdım.