Gönderi

736 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 6 days
"Kötülüğün Sıradanlığı"
Dün gece kitabı bitirdiğimden beri olan biteni algılamaya çalışmakla birlikte yazacağım incelemeyi düşünüyorum. Ne desem, nasıl anlatsam bu kitabı diye… Kendimi bir şeyler yazmak zorunda hissettim çünkü bu kitap sitede böyle boş kalmamalıydı… Şuan ne yazacağım ortaya ne çıkacak inanın ben de bilmiyorum. O kadar çok düşünce var ki kafamda, hepsi karman çorman… Altı günüm İstisna’yla birlikte geçti. Altı gündür Iben’le Malene’le Anne-Lise’le ve biraz yabancılık çeksem de Camilla’yla birlikte yaşıyorum. Bu karakterler o kadar canlı ki şuan ben bu yazıyı yazarken onları karşımda hayal edebiliyorum. Malene onun hakkında yazacaklarıma karşı tahammülsüz ve memnuniyetsiz, Anne-Lise daha yumuşak ama tedbiri elden bırakmıyor asla, Camilla ise tedirginliğini kendine biçtiği rolü oynayarak saklamaya çalışıyor. Iben… Iben beni izliyor, inceliyor; bir psikolog edasıyla. Kafasında benim olası kötülüğümü tartıyor. Hepimizin içinde olan o sıradan kötülüğü düşünüyor… Evet, kitabın konusu Danimarka’da Soykırım Araştırmaları Merkezi’nde çalışan bu dört kadının etrafında gelişiyor. Kitap başlarda iki ayrı çizgide ilerliyor; soykırımın tarihsel, psikolojik, sosyal araştırmaları ve bu dört kadın arasındaki gerilimli ilişki. Fakat sonra bu iki çizginin nasıl birleştiğine şaşkınlıkla ve hayranlıkla şahit oluyorsunuz. Bu iki çizgiyi birleştiren şey ise kötülük. İnsanın kötülüğü… İnsan kötülüğünün sıradanlığı. İki yıl önce Sosyal Psikoloji dersi aldığımda derse hayran kalmıştım. Kitapta geçen deneyler, teoriler, yaklaşımlar, psikolojik yönelimler de beni yine iki yıl önceki sosyal psikoloji sınıfıma götürdü. Bu defa zekice bir kurguya yedirilmiş halde, daha bir keyif alarak okudum hepsini... Ve üstüne bir sürü yeni şey de öğrendim. Kitap birçok şeyden bahsediyor… Nazilere yapılan zeka testleri, yaşanan olaylar, yazılan makaleler, yapılan araştırmalar, otoriteye itaat deneyi (Milgram), sosyal roller deneyi (Stanford Hapishane Deneyi), kognitif ahenksizlik, sosyal baskının etkisi; soykırımlardan önce ve sonra, katiller ve kurbanların sosyal yaşamları… Aslında tüm bu bilgilerin bir amacı var. Bunlar gösteriyor ki o soykırım yapan insanların bizden bir farkı yok. Belli durumlara ve düşüncelere maruz kalmış insanların, kendilerine “biz ve onlar” şeklinde gruplar oluşturup, eylemlerini haklı çıkaracak gerekçeler bularak oluşturdukları rollere kendilerini kaptırmalarıyla oluyor aslında her şey. Ve işte burada can alıcı soruyla karşılaşıyoruz: Bizi o insanlardan farklı yapan ne sahi? Biz aynı durumda olsak, onların yaptığını yapmayacağımızın garantisi ne? Ve görüyoruz. Sıradan bir ofiste nasıl bir sosyal savaşın patlak verdiğini, dört kadının düşüncelerinin nasıl şekil değiştirdiğini görüyoruz. Yapmam dedikleri şeyleri nasıl yaptıklarını, seviyorum dediklerine nasıl ihanet ettiklerini, dürüstüm dediklerine nasıl yalan söylediklerini görüyoruz. Küçücük bir ofiste oluşturulan “biz ve onlar” şeklindeki grupları okuyoruz. Öteki olmanın mübah kıldığı kötülüğü okuyoruz. Acımazlığın, yalanın; düşünceler çarpıtılarak nasıl normalleştiğini okuyoruz. Geriliyoruz. Gerim gerim geriliyoruz. İnsanın içindeki o kötüye inanıyoruz. Her insan, potansiyel bir kötü artık gözümüzde… Sadece kötü olmak için belirli şartların oluşmasını bekliyor. Kötülük hamurunda yoğrulmuşuz biz. İflah olmayız. Karamsarlaşıyoruz. Kendi hayatımızı sorguluyoruz; dışlanmışlıklarımızı, haksızlıklarımızı, söylenen yalanları, atılan kazıkları düşünüyoruz… Sonra ise kendi çarpıtılmış kişiliğimizi düşünüyoruz. Ben neler yaptım, fark etmeden? Hangi kötülükleri mübah kıldım kendime karşımdaki ‘öteki’yi düşünerek? Ben de aslında bir kötüyüm içten içe… Sonra yine… Soykırım zamanında bir Alman olsaydım şayet, ne yapardım, ben de mi katili olurdum onca insanın? Bir istisna olabilecek yapıya sahip miyim ben? İçimdeki kötülüğün bir sınırı var mı? Fakat içiniz bulanıyor bir yerden sonra “Yeter!” demek istiyorsunuz. Kendinize bu denli hakim olamamak, doğanıza bu denli söz geçirememek ihtimali dört duvarlı bir hücreye tıkıyor sanki sizi. İradenizin bir hiç olduğunu düşünmek, iyiliğin sadece seçimlerle oluşan bir yanılsama olduğunu düşünmek; o hücrenin karanlığında, aydınlık umutlarınızı yitirmek gibi bir şey. Buna hangi insan dayanabilir ki? Sürekli içindeki kötüye yenileceğini düşünen bir insan yaşamına neye tutunarak devam edebilir? Hiç mi istisnası olmaz? Siz? Bir istisna olamaz mısınız? Burada aklıma yine Sosyal Psikolojiden aşina olduğum Self Fullfilling Prophecy (Beklenti Etkisi olarak da geçiyor) geliyor. Bu kısaca kafanızda kurduğunuz düşünceyi bilinçsizce ve farkında olmadan gerçekleştirmenize yol açıyor. “Kendini gerçekleştiren kehanet” de diyorlar, “Pygmalion Etkisi” de… Yani kötülüğün kaçınılmaz olduğunu düşünmek, sizin davranışlarınızı istemsizce etkileyecek, sonunda her şey kötülüğe vardığında da “ben demiştim” diyebileceksiniz. Bunun çok daha basit örnekleri bulunabilir. Fakat demek istediğim nokta, neden kendini gerçekleştiren kehanetimizi hep kötülük üzerine kurma eğilimimiz var? Bu bizim tarihten ders çıkarmamız mı? Yoksa kehanetimiz mi? Açıkçası ben bilmiyorum. Ama iyiliğin bu kadar imkansız olduğunu düşünerek yaşayamayacağımı biliyorum. O yüzden tüm karamsarlığıma rağmen kehanetimi iyilikten yana kullanmak istiyorum. Aklımdaki tüm kötü, bencil, tarafgir, umutsuz düşüncelere rağmen. Dört duvarlı hücreme bir pencere açmak istiyorum, nefes alabileceğim, bir nebze ışığı görebileceğim…. Kitap da bir yerde bunu yapıyor. İyilik denen olguyu başıboş bırakmıyor. Bir ihtimal veriyor ona, kırılgan, narin, hassas ve tümüyle beklenmedik bir yapı… Bu sırada dört kadın arasındaki ilişki ve gerilim öyle hal almış ki hem her şeye inanıp hem de her olanı inkar edecek hale geliyorsunuz. Aksiyon artıyor, koşuşturmaca başlıyor, tempo artıyor, bir şeyler ortaya çıkıyor, bir şeyler yok oluyor, sayfalar hızla çevriliyor, ortam duruluyor, sayfalar ağırlaşıyor, etrafta kötülüğün sıradanlığı ve iyiliğin ihtimalleriyle dolu bir sessizlik var… Ve kitap bitiyor. Kitabın kapağı kapandıktan sonra kafanızdaki iyilik ve kötülük kavramı karman çorman olmuş bir biçimde kalıyorsunuz… Ben kitabı gerçekten çok beğendim, uzun bir süre de aklımdan çıkacağını sanmıyorum. Yazara da hayran kaldığımı söylemeden geçemeyeceğim, kendisi sosyoloji ve iletişim bölümlerinde çalışmış bu konuda altyapısı olan bir insan. Fakat dört kadını –hem de bir erkek olarak- yedi yüz küsur sayfa boyunca bu denli derin, canlı ve etkileyici anlatmak ve bu özel ilişkiyi, genel ve kitlesel bir yıkımla bağdaştırmak bence apayrı bir şey. İyi ki okudum dediğim bir kitap oldu; gerek sorgulamalarıyla, gerek kurgusuyla, gerek edindiğim bilgilerle… İçtenlikle ve şiddetle tavsiye ederim, iyi okumalar :) Ve son olarak
Esther. Sema
Esther. Sema
, iyi ki bu kitabı akışta görmüşsün de birlikte okumuşuz. Sayende çok daha keyifli bir okuma oldu benim için :))
İstisna
İstisnaChristian Jungersen · Ayrıntı Yayınları · 202191 okunma
··
685 views
K. okurunun profil resmi
Harika bir inceleme olmuş, Sema'nınkini de bekliyorum merakla. Epeydir bu kadar ilgimi çekecek, yeni duyduğum bir kitapla karşılaşmamıştım. Bu yüzden bu okuma başka okurlar için de faydalı oldu. Psikoloji ile ilgili kitaplar hep ilgimi çeker. Ama iş okumaya gelince az, özcüyüm. Bu kitap öyle bir kanı oluşturdu bende. Ayrıca ikinizi de okuma süreniz ve kitabın tuğlalığı göz önüne alındığında tebrik ederim. Helal olsun ateş gibi erittiniz sayfaları. :)
İclâl okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim Kübra :) Bence sen de bu kitabı okumalısın kesinlikle. Sürekli kendini sorgulatıyor insana ve bazı yerlerde sürekli kafanda bir şey kuruyor, bir şeylerden şüpheleniyor sonra boşa çıkıyorsun buralarda Büyücü'yü hatırladım istemsizce. Ama daha akıcı bu kitap kesinlikle bir yerden sonra sayfaları nasıl çevirdiğini anlamıyorsun ve tabi konuları da bir hayli farklı. Ama senin seveceğini düşünüyorum :))
5 next answer
Esther. Sema okurunun profil resmi
Evet... Giriş cümlelerimiz aynı olacak.:) Yazmaya çalışıyorum hala yazdıkça yazıyorum ortaya kimbilir nasıl bir şey çıkacak. Çok fazla bir yorum da yapamıyorum şimdi dilim düğümlendi :D İncelemen çok güzel olmuş. Kafalar karışık.:) Ben de teşekkür ediyorum çok güzel bir okuma oldu.
İclâl okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim, ben de senin incelemeni büyük bir merakla bekliyorum 😊😊
Yağmur okurunun profil resmi
Esther. Sema
Esther. Sema
ile birlikte kitap durumundaki yorumlarınızla kitabı nasıl heyecanla ve duygu karmaşalığıyla okuduğunuza şahit olmuştum, yetmezmiş gibi beni de merak ettirip incelemenizi dört gözle bekletmiştiniz. Şimdi bu yazıyı görmek merakımı dindirmediği gibi kitaba karşı çok daha fazlasını uyandırdı ya. Al işte. :D Kitap gerek konusu ve içerdiği alanlarla gerekse de bu kadar sayfayı 6 gün gibi bir zaman diliminde okumanızla muhtemel akıcı anlatımıyla ve kitap seçimine güvendiğim iki güzel insanın böyle etkilenmesiyle kesinlikle benim de listeme girmiş bulunmakta. Daha önce yazarını duymadığım ve görmediğim bu kitabı incelemeyle daha açık hale getirmiş olmandan mutluyum, teşekkür ederim. Ellerine sağlık. ^^
1 previous answer
İclâl okurunun profil resmi
Spoiler vermemek için ne kadar uğraştım bir bilsen :)) Hatta biraz bilerek de meraklandirmaya çalışmıș olabilirim :) Kitap gerçekten çok akıcıydı ve üslubunu da çok sevdim, böyle yazarını bilmediğim duymadığım kitabı keşfettiğim için ayrı bir mutlu oldum ben de :) Sanırım 2019 da insanların oku diye başının etini yiyeceğim kitapların ilki oldu bu :)) Umarim kitabı okuduğunda sen de çok seversin yorumlarını merakla bekliyor olacağım. Yorumun için çok teşekkür ederim 😊 😊
2 next answer
Nesrin A. okurunun profil resmi
Zaten kitabı okurken durumunuza yazdığınız yorumlardan heyecanınız anlaşılıyordu, psikolojik kısımları ve alıntılar ilgi çekiciydi, inceleme de öyle. Ben de listeme alıyorum :)
İclâl okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim :) Evet gerçekten uzun zamandır bu kadar heyecanla okumamıştım bir kitabı :)) Listenize almanıza çok sevindim Nesrin Hanım okuduğunuzda değerli düşüncelerinizi merakla bekliyor olacağım :)
bhmflzf okurunun profil resmi
Bende okuyacağım canım çekti hele sosyal psikolojiyi,teoriyi,kötülüğü...gördüm ya es geçemem bu kitabı. :):) İncelemen başarılı hatta epey iyi olmuş tebrik ederim.
Esther. Sema
Esther. Sema
niye tavsiye etmiyorsun bana valla çok kırıldım. :):)
İclâl okurunun profil resmi
Çok sevindim ilginizi çekmesine :) incelemeyi yaparken amacım biraz da olsa bunu yapabilmekti, daha çok ilgi çeksin daha çok okunsun istedim kitap, çünkü bunu gerçekten hak ediyor bence . Çok teşekkür ederim yorumunuz için :))
3 next answer
Bu yorum görüntülenemiyor
Rahime okurunun profil resmi
Okuru heyecanlandıran kitaplar, incelemelerde kendini nasıl da ele veriyor. :) İçiniz içine sığamayarak yazmışsınız İclal Hanım, aynı şevkle okudum ben de. Elinize sağlık. :)
İclâl okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim Rahime hanım :)) o heyecanı hissettirebildiysem, kitap hakkında bir fikir oluşturabildiysem ne mutlu bana :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Burcu okurunun profil resmi
Öyle güzel, hissederek anlatmışsınizki kitabı ; merak etmemek elde değil :)) Hemen listeme ekliyorum. :))
İclâl okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim, kitabı listesine alan insanları gördükçe mutlu oluyorum inanın, umarım merakınızı tatmin eden güzel bir okuma olur sizin için İstisna :)
Homeless okurunun profil resmi
İki harika inceleme sonrası bu kitabı okumak farz oldu :) Bir sürü araştırılacak konu / madde bırakmışsınız. Emeğinize sağlık, tebrik ederim.
İclâl okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.