Gönderi

191 syf.
10/10 puan verdi
Biraz fazla konuştum bu sefer :<
Nasıl oldu da bu kitap için bir inceleme yazmadım aklım almıyor. Halbuki yazdığımı düşünmüştüm. En başından uyarmam gerek, az biraz uzun yazmayı düşünüyorum ama çok bunaltmadan zira normalde çok uzun incelemeler yazmam. Sitedeki Proust okuma etkinliği -#38543676 - vesilesiyle birkaç arkadaşa bu kitabı önerdim. Önerirken bir baktım, kitabın incelemesini yapmamışım. Kendime inanılmaz şaşırdım çünkü bu kitap benim hayatımı öyle bir değiştirdi ve o kadar güzel faydalar sağladı ki, es geçmemin mümkün olduğu bir dünyayı hayal edemedim. Meğer o dünya içinde yaşıyormuşum. Dünya içinde yaşamak demişken, şu sıra Proust okuyan birçok kişinin yaşadığı ikilemleri -eğer kitaplarını doğru bakış açısıyla okuyorlarsa- anlayabiliyorum. Sakın paniğe kapılmayın! Siz kitaba parayı verdiğiniz, kapak sayfasını çevirdiğiniz ilk andan itibaren bu seyahati göze aldınız demekti zaten. Şu an Proust'un mükemmel zekasıyla uzun bir yolculuğa çıkmış bulunuyorsunuz. Bu yolculuğun sonuna kadar, hem rüya, hem gerçek dünya arasında seyahatler edecek ve bunların alt kırılımlarındaki olaylara şahit olacaksınız. Öyle ki, bir kurabiyenin kokusu sizi Amerika kıtasındaki bir yazlığa kadar götürebilecek! İlkin kitap ile tanışmamı yazmak istiyorum. Bildiğiniz gibi Fransız Dili ve Edebiyatı okudum. Hipokrat, Tıp Bilimi için neyse, Proust bizim için oydu (Tıp dalına çok hakim değilim, daha gerçekçi bir örnek aklınıza geldiyse kusura bakmayın.) ve ne yazık ki ben Marcel'den nefret ediyordum. (Marcel dememin sebebi artık Proust'u bir arkadaş gibi görmem ve kendi arkadaş çevremde kitabı okuyan arkadaşlarımın bana "Gene Prousttun!" demesindendir. Ayrıca bu kitap içerisinde Prosutmanın anlamına denk geleceksiniz.) Gelin görün ki, hem bu kitabı hem de Proust'un kitaplarını okuyalı epey oldu ve ben bu incelemeyi kitabı henüz daha yeni bitirmiş gibi yazabiliyorum. Çünkü beni derinden etkilemiş ve Proust'u sevmeye teşvik etmişti. Son sene, dananın kuyruğu kopacak artık. Toplasanız 6 hocamız var. Birinden tez alacağım ama ben seçmiyorum. Kura çekilmiş, liste belirlenmiş. Kapıya astılar o gün. Kalbim yerinden çıkacak, çünkü sömürgeleşme üzerine bir şeyler yazmak istiyorum. "Allahım!" diyorum, "N'olur Nur Melek hoca olsun!" Listeye bir baktım, alttan dersini aldığım, senelerce birbirimizi anlayamadığımız, dünyanın en titiz, sınavlarında en detaycı hocalarından biri ve bilin bakalım, kadın hangi konuda uzman? Tabi ki PROUST! "Eyvah!" dedim, "Zeynep sen zor mezun olursun!" Tezi vereceğim dönem, tez hocamın bölüm dersinde hangi dersi işlediğimizi tahmin edersiniz. Bir dönem boyunca Proust'u anlamaya çalıştık. Dönemin sonlarına doğru inanılmaz keyif aldık. Bu keyfin temellerinden biri, işte incelemesini yaptığım bey, Alain de Botton'dur. Dönem başladı benim el ayak titriyor. Yüzmüşüm yüzmüşüm kuyruğunun bile ucundayım. Gittim okula, çaldım kapıyı, girdim içeri. "Hocam," dedim, havadan sudan sohbet ettim. Saygıda asla kusur etmeyen bir öğrenci olarak sordum, "Tez konusu olarak ön gördüğünüz bir şey var mıdır?", "Yok" dedi. Lan şimdi Proust seçsem bir dert, seçmesem ayrı bir dert. "Tamam." dedim çıktım odadan.
Romain Puertolas
Romain Puertolas
çok meşhur oldu o ara. İlk
Bir İkea Dolabında Mahsur Kalan Hint Fakiri'nin Olağanüstü Yolculuğu
Bir İkea Dolabında Mahsur Kalan Hint Fakiri'nin Olağanüstü Yolculuğu
çıktı sonra
Eyfel Kulesi Kadar Kocaman Bir Bulutu Yutan Küçük Kız
Eyfel Kulesi Kadar Kocaman Bir Bulutu Yutan Küçük Kız
, patladı bu kitaplar. Aldım okudum, ben de beğendim. Hocaya hediye götürdüm, o benden çok sevdi. "Sevgili Zeynep Can, isterseniz, tezinizi bu yazar üzerine yazabilirsiniz." diye e-mail gönderdi. Tereyağından kıl çektiğimi sandım ama kitabın Fransızcası çok zordu, bir sürü kelime oyunu vardı. Kitaba karar vermiştim ama tezin konusunu bir türlü bir araya getirip toparlayamıyordum. Bu tez işinden bunaldığım bir gün, attım kendimi sokağa gittim Dost Kitabevine. Rafta Proust'un genç halini, farklı renklerde görünce "Bu ne ya? Komik duruyor. Ehuehuehuehu." diye içimden geçirip şöyle bir bakayım dedim. Birkaç sayfaya baktıktan sonra elimde bu kitapla çıktım oradan ve doğru evin yolunu tuttum. Bu arada da derslere gidiyordum, kitabı okumaya başlamadan önce bu 19.yy Proust dersleri bana ne kadar sıkıcı geliyorsa, okuduktan sonra tam tersine, bir o kadar keyif aldım. Ders arasında okurken, tez hocam görmüş ve alıp kitabı okumuş. Sonraki birkaç derse nedense tam katılım sağlamak gibi bir aptallık ettim. Birkaç hafta sonra mail kutuma tez hocamdan gelen bir mail düştü, şöyle yazmış: "Sevgili Zeynep Can, Botton'un kitabını okuduğunuzu gördüm ve merak edip ben de aldım. Derse katılımlarınızdan kitabı beğendiğinizi düşünüyorum ve en az ben de sizin kadar beğendim. Proust'u bu kadar iyi ve edebi bir dille anlatan yazar sayısı çok az. Kitabın diğer öğrencilere de faydalı olacağını düşünüyorum. Bu konu hakkında derste bizlerle küçük bir paylaşım yapmak ister misiniz?" Hadi yiyorsa "Yok yea, bana göre değil o işler hocam." de. Çünkü gerçekten bana göre değil. Ben toplum önünde konuşmaktan ve öğretme yetisinden aciz bir insanım. "Tamam hocam bana iki hafta müddet verin. Saygılar, Zeynep Can" Yazdım yolladım. Eşşekler gibi çalıştım bu kitaba. Hocanın verdiği Fransızca pasajlarla birleştirip anlatımı kuvvetlendirecek ögeleri tek tek çıkardım. Açık söyleyeyim
Kayıp Zamanın İzinde
Kayıp Zamanın İzinde
'yi hiçbir zaman tam anlamıyla bitirmedim. Umarım bir gün buna cesaretim olur. Benim hoşuma giden, kibar, nazik, naif Albertine her zaman kalbimin baş köşesinde oturur ve ne zaman dara düşsem, alır kendisinden bir pasaj okurum. İki hafta müddet sona erdi, derse girdik. Elimde bu kitap var, birkaç yerini özellikle işaretlemişim, bir de hocanın derste verdiği birkaç önemli pasaj. Ben anlatmaya başladım, kah tüm sınıfın yüzünde bir gülümseme oldu, kah hüzünlendiler. Keza kitabı okurken aynı mimiklere ben de sahip olmuştum, Botton Proust'u o kadar güzel anlatmıştı ki, onun acısını ve mutluluğunu onla yaşamayı bahşetmişti adeta okuruna. Ertesi hafta hemen hemen herkesin elinde bu kitap vardı. Şimdi benim okuduğum bölüme gidin, ilkin öğrencilere Proust'u sevip doğru anlamaları için hocam hala bu kitabı öneriyor. Benim için büyük bir nefret, şehvet dolu bir aşka dönüştü desem, abartmamış olurum. Tüm bu olaylardan sonra tezimi Proust üzerine yazdım ve bir Proust profesöründen tahmin edebileceğinizden çok çok daha yüksek bir not aldım. Bu tezi 1 ay içinde yazdığımı ve diğer 78 sayfalık tezimi çöpe attığımı düşünürsek Alain de Botton'a teşekkür etmeyi bir borç biliyorum. Kitabın bana kattıkları dışında yapabileceğim birkaç yorum daha var. Eğer gerçekten
Kayıp Zamanın İzinde
Kayıp Zamanın İzinde
'yi bitirmek istiyorsanız
Mehmet Emin Özcan
Mehmet Emin Özcan
'ın dediği gibi sabah 9, akşam 5 mesai yapmanız gerekli. Bu kitaptan kopmamak ve doğru anlamak için önemli bir tavsiye.
Arzu Etensel İldem
Arzu Etensel İldem
bu iki ciltlik kitabın çevirmeni için "gidip elleri öpülesi" demişti, bunu buraya yazmamın sebebi, bu aralar sitede ciltlik yayının sayfalarından, kalınlığından ve harflerinin küçük olmasından dolayı çok zor okunduğuna dair fazla eleştiri görmem. Ben bu ciltlere sahip olmama ve tüm cildi okumamama rağmen, arasından istediğim metni kolayca bulup okuyabiliyorum. Bu kişisel bir durum teşkil etse de, bu şekilde eleştirilmemeli diye düşünüyorum. Ve son olarak benim Proust'a aşık bir hocam vardı. Beni de kendisi gibi aşık etti.
Gülser Çetin
Gülser Çetin
gibi hocaların herkesin hayatında olması mümkün değil ama onun sayesinde Botton'a sığınıp Proust okumayı sevdim ve Proust'u doğru anlayan insanlardan biri oldum. Gülser hoca biz Türklerin kötü bir özelliğinden söz etti çoğu zaman; biyografi okumak. Ne yazık ki okuduklarımıza göre yazarı yargılamak kaçınılmaz oluyor. Bu kitap bize yazarı yargılamak için değil, onu anlamak için belgeler sunduğundan bir biyografiden fazlası. O yüzden kitabı beğendiğini düşünüyorum. İçeriği ise aile fertlerinden tutun, edebiyat dünyasındaki birçok insanın Proust'a bakış açısını kapsıyor. Mesela kardeşi Robert onun için "Kayıp Zamanın İzinde'yi okuyabilmek için, insanların ya hasta olmaları ya da bacaklarını kırmaları gerekiyor. Yeni alçıya alınmış bacaklarıyla ya da akciğer iltihaplanması teşhisiyle yataklarında yatarken bir de Proust'un o uzun, yılankavi cümleleriyle savaşmak sorunda kalıyorlar." diyor.
Virginia Woolf
Virginia Woolf
, Proust yüzünden bunalımlara giriyor çünkü hiçbir zaman onun kadar iyi yazamayacağını düşünüyor. Proust'un
John Ruskin
John Ruskin
'e olan hayranlığı en ince detayına kadar işlenmiş, zira ben Proust'un Ruskin'in kitaplarını çevirdiğini bu bölümden öğrendim. Benim en sevdiğim bölümler ailesiyle ilgili olan kısımlardı. Bu bölümlerde babasının kadınların sağlığı için yazdığı kitaplardaki görseller mevcut, ki o dönemde kadınların korse giymesine karşı çıkan ilk tıpçılardan biri Prosut'un babası. i.hizliresim.com/gr9GvR.jpg Botton'un tüm kitaplarındaki görsellik hakimiyeti zaten beni oldum olası etkiliyor. Proust'un en uzun cümlesini anlatmak için çok güzel bir görsel tasarlanmış. i.hizliresim.com/gr9G5O.jpg Ve durumun ciddiyetini anlatmak için şu cümleyi kurmuş: "Bu cümlelerden en uzunu beşinci ciltte yer alıyor. Tek aralıkla standart ölçülerde bir metin olarak yazıldığında, dört metreden biraz daha kısa; yani bir şarap şişesinin çevresini tam on yedi kez dolanabilecek uzunlukta." Biliyorsunuz artık incelemelerin sonuna Nachos'lu bir fotoğraf ekliyorum. Bu sefer tüm ısrarlarıma rağmen gelmedi. Sanırım o da Proust'u ilk görüşte sevmeyenlerden. O yüzden kedimi değil kendimi koydum ve benim için bu kitabın özelliği olan yönünü gösterdim. Tonlarca post-it yapıştırdığım nadir kitaplardan çünkü o benim başucu kitabım ve ara ara okuma gereksinimi duyuyorum. i.hizliresim.com/8aNr6V.jpg Bu kitap aynı zamanda size bir kitabı nasıl okumanız gerektiğiyle ilgili çok güzel tavsiyeler sunuyor. Mesela: "Başkalarının kitaplarını, kendi hissettiklerimiz anlamak için okumalıyız." Bu kitap sayesinde Proust'u sevmez ya da doğru anlayamazsanız, bana yazın. Birebir tartışalım bu konuyu. Umarım bu kadar zor bir yazarı anlamanızı ve sevmenizi sağlar, size kılavuzluk eder, güzel hanımlar ve bir takım adamlar. Keyifli okumalar.
Proust Yaşamınızı Nasıl Değiştirebilir
Proust Yaşamınızı Nasıl DeğiştirebilirAlain de Botton · Sel Yayıncılık · 2015493 okunma
··
392 views
Nesrin A. okurunun profil resmi
Uzun değil incelemeniz :) Alain De Botton'u inanılmaz seviyorum, öyle isabetli, kültür seviyesi yüksek çıkarımları oluyor ki, birisi hakkında 'alışveriş listesi yapsa okurum' demişti, benim için de öyle. Bu kitabının baskısı olmadığı için okuyamamıştım, galiba Nadir Kitap'tan alacağım incelemeniz sayesinde, elinize sağlık.
Kereviz okurunun profil resmi
Aaaa evet internette kalmamış gibi duruyor. Çok ilginç çünkü bundan birkaç yıl evvel vardı. Eğer sıfırını isterseniz Dost Kitabevine bakabilirsiniz, tabi Ankara'daysanız. Değilseniz ben sizin için uğradığımda bakabilirim. Ayrıca yorumunuz için teşekkür ederim.
1 next answer
Kereviz okurunun profil resmi
+ bonus olsun; youtube.com/watch?v=9mLdo4u... Alain de Botton sesiyle Proust sizlere!
marie sklodowska okurunun profil resmi
Fotoğrafın çok hoşmuş,Proust'uysa tanımıyorum ama okuyasım geldi *-*
Kereviz okurunun profil resmi
Hahahaha umarım fotoğraf okumaya teşvik eder :D
Bu yorum görüntülenemiyor
Hypatia okurunun profil resmi
Evet uzun ama güzel konuşmuşsunuz , yeni başladım Proust 'u okumaya, incelemeniz aydınlattı teşekkür ederim :)
Kereviz okurunun profil resmi
Ben teşekkür ederim :>
berika• okurunun profil resmi
Kendileri şu sıralar okuduğum kitap. :) Proust'u sevmek, anlamak, arkadaşlık bağı kurmak için, bir nevi Kayıp Zamanın İzinde olacak yolculuk için dolu bir bavul hazırlamaya çalışmak... İncelemenizi büyük bir tebessümle okudum ve elimdeki bu kitabı daha da irdeleyerek okuma kararı aldım. Anlattığınız her şey için teşekkür ediyorum size. :)
Kereviz okurunun profil resmi
Ne demek, yorumunuz için ben teşekkür ederim.
Burak okurunun profil resmi
İncelemeniz için teşekkür ederim, hiç de uzun olmamış keyifle okudum sonuna kadar :) Ama internette bulamadım kitabı maalesef, bir şekilde edinmeye çalışacağım ben de.
Kereviz okurunun profil resmi
Çok emin değilim ama Ankara'daysanız Dost Kitabevine bakabilirsiniz. Yoksa NadirKitap sitesinde kesin vardır :) Yorumunuz için ben teşekkür ederim.
Gamze Ö. okurunun profil resmi
Elinize sağlık, bilmediğim bir sürü şey öğrendim okurken. Teşekkür ediyorum. Proust okuması, anlaması ve bu yüzden de sevmesi zor bir yazar. Ama bir kere insan tadına vardı mı onun yarattığı dünyanın, vazgeçilmez oluyor okuyan için. Proust okuduktan sonra gördüğüm, duyduğum, yediğim, dokunduğum, kokladığım her şeye daha farklı daha ayrıntılı bakmaya başladım. Kitabı içinize yerleştiren ve kahramanı siz yapan biri Proust. O madlen çikolatanın tadı ağzıma gelmiyorsa ne olayım! "En büyük aşklar nefretle başlar"vari serüveninizi de beğendim. İyi ki sevmişsiniz, yoksa bu incelemeden mahrum kalırdık. Kediniz de en kısa sürede sever umarım:)
Kereviz okurunun profil resmi
Hahahah teşekkür ederim güzel yorumunuz için. Proust’a tam anlamıyla mesai ayırdığımda eminim o da sevecek.
Welat parlak okurunun profil resmi
Proust'u anlama yolunda araştırma içerisindeyim şu an bu kitapla başladım sonra proust ve göstergelerle devam edecem sonra dediğiniz gibi 7 cilt için mesai yapacam inşallah grupla kitap okuma etkinliği ermişsiniz özel grup mu yoksa online merak ettim bende böyle bir şey çok isterim
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.