Gönderi

308 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
“Bu, gülüş ve unutuş üzerine, unutuş ve Prag üzerine, Prag ve melekleri üzerine yazılmış bir romandır.” Kundera böyle tanımlıyor kitabı. Benim tanımım ise kırgınlığın ve beraberinde getirdiği öfkenin üzerine yazılmış bir kitap olması. Her bir satırın yazarın kendi hayatının birer yansıması olduğunu Kundera'nın hayatını araştırınca görmek mümkün. Zaten kitapta da bunu açıkça belirtmiş ve kendi yaşadıklarını da okura sunmuş. Bu kitabını Çekoslovakya'yı terk edip Fransa'ya yerleştiği dönemde yazıyor, kitap yayınlandıktan sonra da Kundera Çek vatandaşlığından çıkartılıyor. Ülkesi ile başı belada olan yazarlardan biri de Milan Kundera anlayacağınız. Dolayısıyla yaşadığı sorunları kitaplarına hem üslup olarak, hem kurgusal olarak yansıtıyor. Gerek göndermeleriyle,  gerek ironileriyle alt metinde dönemin siyasal ve ideolojik yapısını bolca eleştiriyor, hatta dalga geçiyor. “Birgün bir büyük adam, bin yıl içinde müzik dilinin tükendiğini ve sürekli olarak aynı mesajı gevelemekten başka şey yapamadığını farketti. Devrimci bir kararnameyle sesler arasındaki hiyerarşiyi ortadan kaldırdı ve bütün sesleri eşdeğerli kıldı.” Prag'ı işgal eden Sovyet Rusya'ya inceden ironili bir gönderme yaparak bizlere dönemin siyasal yapısı hakkında da ipuçları veriyor. Sesleri aynı çıkmayan insanlar ötekileştirilip, toplumdan uzaklaştırılıyor ve tek bir tonda aynı şeyleri söyleyen insanlar topluluğu oluşturulmaya çalışıyor. Buna direnen insanlar ise ya ülkeyi terk ediyorlar ya da vatandaşlıktan çıkartılıyorlar. Karşı bir mücadele söz konusu bile değil, çünkü çoğunluğun karşısında pasifleşiyor, olan güçlerini de kullanamıyorlar. Meslekleri ellerinden alınıyor, kitapları yakılıyor, onlara yardım etmek isteyen eş, dost, akraba vatan hainliği ile itham ediliyor ve ellerinde gitmekten başka bir şey kalmıyor. Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği kitabında “Yaşadığı yeri terk etme arzusunda olan insan, mutsuz insandır.” diyor Kundera bunu şimdi daha iyi anlıyorum. O ülkesini terk etmek istemedi, hatta bunu yaptığı için çok üzgündü bunu şu satırları okuyunca siz de anlayacaksınız. “Zayıfın önünden kaçan kadar aşağılık bir şey yoktur. Ama onlar çok kalabalıktılar.” Zayıf insanların çokluğu, güçlü insanların azlığını fırsat bildiği için, o güçlü insanlar çekip gitmeyi tercih ettiler. Yine Var olmanın Dayanılmaz Hafifliği kitabında Kundera şu sözü boşu boşuna söylememişti. “Ama güçlüler güçsüzleri incitemeyecek kadar güçsüz olunca, güçsüzler çekip gidecek kadar güçlü olmak zorundaydılar” Bu iki kitabı okuduktan sonra anlıyorum ki yazar, kendi yaşanmışlığını edebiyatla bize anlatıyor. Zaten bir yazar başka ne yapabilir ki? Onun silahı kalemidir, kendisini ancak onunla savunur,  onunla anlatır. Kundera’da duyduğu kırgınlık ve öfkeyi kalemini kullanarak inci gibi bir estetikle bize anlatmış. Kitap hakkındaki ön sözümden sonra biraz da içeriği hakkında konuşalım. Kitap, toplam yedi bölümden oluşan bir roman. Aslında bölümler öykü gibi, kitap ise romanımsı tadında bir şey. Yazar bu konuda kendisi de net bir şey diyemiyor. “Bu kitap, çeşitleme biçiminde roman-kitap, çeşitleme biçiminde bir romandır. Çeşitli bölümleri, bir temanın, bir düşüncenin, sonsuz büyüklükler içinde kapsamı benim için kaybolmuş bulunan eşi benzeri olmayan tek bir durumun içine götüren bir yolculuğun değişik durakları gibi birbirini izler.” Yani kitabı oluşturan bölümler ya da öyküler birbirinden bağımsız aynı zamanda da birbirinin tamamlayıcısıdırlar. Bu tamamlama doğrudan olmuyor. Tema ve karakterlerin iç dünyalarının yansımaları olarak ortak payda da buluşuyorlar. Alışılagelmişin dışında bir yazınsal düzen hakim kitaba. Okuru sürükleyip,  belli bir finale hazırlamıyor yazar. Belli kalıplara bir baş kaldırı da olabilir bu. Tıpkı Jose Saramago'nun noktalama işareti kullanmaması gibi Kundera’nın bu kendine özel üslubu, bir baş kaldırının sonucu sanırım. ( Komünist ve Anti-Komünist iki yazarı aynı noktada buluşturmak da benim gibi ikizler burcu birine yakışırdı herhalde. ) Kitapta en ilgimi çeken bölümlerden biri olan Litost kavramından bahsedeyim biraz. Yazarı okuyanlar bilir ki Kundera böyle terimleri mutlaka sıkıştırır kitabına.  Kavramı, kavradıktan sonra o tek kelimelik terimin kitap ile ne kadar özdeş bir yapıya sahip olduğunu görünce, hiç de tesadüfi bir şekilde o terime bir bölüm açılmadığını anlamış oluyoruz. Nedir litost? Bilmiyorum. Evet bilmiyorum. Çünkü Çekçe bir sözcük ve başka dillere çevrilmesi mümkün olmayan bir sözcük. Öyle diyor Kundera… “Litost, içimizdeki zavallılığın birden ortaya çıkmasından doğan acılı bir durumdur.” Bir nevi eziklenme, aşağılanma, hüzünlenme içeren bir sözcük  ve bu sözcük olmadan insan ruhunun anlaşılabileceğini düşünmüyor yazar. İki aşamalı olarak işleyen bu sözcük ilk aşamada yaşanılan durumdan dolayı aşağılanmış hissetmekle kendini gösterir ve devamında bu his intikam almaya, içindeki aşağılanmış olmanın öfkesini başka bir şeye boşaltma isteği ile varlığını gösterir. Kitapta Litost sözcüğüne dair bir bölüm yazılmasını tesadüf olarak görmediğimi söyledim. Çünkü bu kitap iliklere kadar işleyen Litost durumunun yaşanmasıyla ortaya çıkmış bir eserdir. Fikirlerinden dolayı ötekileştirilen ve ötekileştirilmenin beraberinde getirdiği aşağılanmanın yol açtığı eziklenme durumundan ancak bir kitap yazılarak intikam alınırdı ki bu da litostun ikinci aşamasıdır. Değineceğim son konu ise bir Kundera klasiği olan cinsellik! Bu kitabında da bolca erotizm var. Aşk, siyaset, cinsellik… Şeytan üçgeni… Bunların karılmasından baya hoşlanıyor yazarımız. Kitap boyunca neden bu kadar cinsellik üzerinde yoğunlaşıyor diye düşündüm hala da düşünüyorum. Acaba Ahlakı, ahlaksızlıkla anlatmak istiyor olabilir mi? Felsefecileri sahneye davet ediyorum. Ama kesin olarak düşündüğüm bir şey var onda cinsellik ona göre kale alınmayacak bir şey, çünkü “ Aşk, çiftleşme arzusunda duyurmaz kendini, uykuyu paylaşma arzusunda duyurur kendini.” der Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği'nde… Yani gönüller bir olsun, bedenler kiminle olursa olsun bir önemi yok diyor. Ya da zihnim bana oyun oynuyor ve yazarı aklamaya çalışıyorum bilemiyorum. Buna okuyup sizler karar verin. Efendim,  gönlüm bu kitabı okumanızı tavsiye etmiyor, sadece bana kalsın Milan Kundera diyor ama yine ağız ucuyla da olsa tavsiye edeyim. Ben okudum pişman olmadım, sizler de okur ve umarım pişman olmazsınız. Keyifli okumalar…
Gülüşün ve Unutuşun Kitabı
Gülüşün ve Unutuşun KitabıMilan Kundera · Can Yayınları · 20191,088 okunma
··
1.020 görüntüleme
İclâl okurunun profil resmi
Milan Kundera'yı bir süredir merak ediyorum ama tam alacağım dediğimde 'beklediğim gibi değildi' şeklinde yorumlar yüzünden erteliyordum... Fakat siz bu kitabi okurken alıntılar çok ilgimi çekti ve incelemeyle birlikte artık o olumsuz yorumları okuyana kadar göz ardı etmeye karar verdim :)) Çok güzel bir inceleme olmuş elinize sağlık Kundera hakkında birçok şey öğrendim sayenizde. Kitabı listeme alıyorum ama sanırım ondan önce Varolmanın Dayanılmaz Hafifliğini okumam daha iyi olacak incelemeden anladığım kadarıyla
Rahime okurunun profil resmi
Kundera'nın kitaplarında kullandığı müstehcen içerikler bazı okurları irite edebiliyor, bu yüzden umduklarını bulamamış olabilir. :) Aslında bu kitaba üçlemenin ilk kitabı diyebiliriz. Bundan başlarsanız daha iyi olur. Ben bilmeyerek Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği ile başladım. Ama ilk ayak Bu kitap, ikinci V.D.H., üçüncü ise Ölümsüzlük. Sıralama böyle olursa daha iyi olur çünkü bu kitaplar üçleme olarak değerlendiriliyor. Vakit ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim İclal Hanım. Umarım okursunuz ve hayal kırıklığına uğramazsınız. :)
7 sonraki yanıtı göster
Nilüfer okurunun profil resmi
Elinize yüreğinize sağlık, doyurucu güzel bir inceleme olmuş Rahime Hanım. Suçsuz yere meslekleri ellerinden alınan, yurdunu terk etmek zorunda kalan ne çok insan oluyor her zaman diliminde... Kundera henüz okumadım sıra gelir mi bilmiyorum ki siz de çok içten önermiyorsunuz :))) yine de ekledim okuyacaklarıma...
Rahime okurunun profil resmi
Önermeme sebebim bencilliğimden dolayı. Yazarı paylaşmak istemiyorum. :) Yoksa çok iyi bir yazar, bütün kitaplarını okumayı düşünüyorum ve hepsini okuyup bitirdikten sonra yaşayacağım üzüntüyü şimdiden hissediyorum. Keşke sonsuz kitabın olsa, okusam okusam bitmese... Teşekkür ederim zaman ayırıp okuduğunuz için Nilüfer Hanım.
1 sonraki yanıtı göster
Hercaiokumalar /Ayşe okurunun profil resmi
Kaleminize, yüreğinize sağlık Rahime Hanım. Kundera'nın "Varolmanin Dayanılmaz Hafifliği" tekrar tekrar okunacak bir kitaptır benim için. Bir gün yeniden okuyup yazacağım o kitabı. "Gülüşün ve Unutuşun Kitabı"nı ve başka birkaç Kundera kitabını okumama rağmen "Varolmanın D.H."de aldığım tadı alamadım. Tespitlerinizin her cümlesine yürekten katılıyorum, hatta Kundera'nin erkek kahramanları ne kadar da birbirinin kopyası diye bir yorum yapmıştım yazdığım incelemelerden birinde. Sanki hepsi "V.D.H."deki Tomas' ın kötü kopyaları gibi bir his oluşmuştu bende. Ama bunun dışında çok sevdiğim bir yazardır yine de. Sizin incelemenizi de iki kez okudum. Elinize sağlık...
Rahime okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim Ayşe Hanım. Sizin aksizinize ben de bu kitabı çok sevdim. Kundera kalbinin kapılarını sonuna kadar açmış sanki bu kitabıyla. Tomas'a benzeyen karakterler bu kitapta da vardı. Zaten karakterleri ortak bir temada buluşturuyor yazar. Hem olaylar hem karakterler birbirinden bağımsız gibi görünüyor, ama arka fonda birbirileriyle iç içe geçmiş karakter sarmallarını derinden okuyanlar fark edebiliyor. Tekrar teşekkür ederim zamanınızı ayırıp okuduğunuz için. :)
5 sonraki yanıtı göster
Hatice okurunun profil resmi
bildiğimiz TOST olma durumu yani bu LİTOST :)) hele de azcık yanmış ve kaşar kenardan makineye akmışsa ezikliğin zirvesi olur :) Harika ve yine çok samimi bir inceleme Rahimecim eline sağlık .. ama ben tabii ki gönlünün elvermediği tavsiye etmeme durumunu seçiyorum :)
Rahime okurunun profil resmi
İki his arasında tost olma. Daha iyi bir tespit olamazdı. :) Teşekkür ederim Şimal Hanımcım, bem sevdim ama sanırım siz sevmezsiniz kitabı... Okumamanız hayrınızadır. :)
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Mehmet D. okurunun profil resmi
'Yavaşlık' fiyaskosunu unutturan 'unutuşun incelemesi' oldu. İnşallah bir dahaki sefere gülmeyi de başarabilirim :)
Rahime okurunun profil resmi
Zamana bırak, biraz vakit geçsin başka kitaplatına da şans verirsin. Kim bilir, belki onları seversin. :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.