Gönderi

Önsöz
Doktoradan sonra Arapçada kelime türetimi konusunu çalışmayı tasarlıyordum. Konuyu ana hatlarıyla bilmekle beraber, sistemli bir bilgi sahibi değildim. Bu bakımdan öncelikle iştikâk kelimesinin sözlük anlamından işe koyuldum. İlk başta Lisânu'l-'Arab'ın şakka maddesine mürâcaat ettim. Yavan bir dille anlatılamayacak kadar romantik, bazen şen şakrak, bazen hüzünlü kelimeler, tüm endâmıyla kolkola girmiş önümden geçtiler. Sayfaların arasında neler yoktu ki, orada kâh elleri kınalı gelin edasıyla süzülen gelincik çiçeklerini seyrettim1; kâh yağmurdan boğulmuş gökyüzünün karanlığında, ışıl ışıl hüzmelenen şimşeklerle gözüm kamaştı2. ; Bâzen de gök yarılmışçasına şakır şakır boşalan yağmurun kokusu burnumu sızlattı3. ;Topraktan kendine bir yol bulup çıkıvermiş nârin bir filizin yanından seğirttim4. ; Kum yığınları arasında kıvrılan patikaya koyuldum5. ; Karanlığın içinden sökün eden şafakta yol aldım6. ; Yeni patlayan dişiyle tebessüm edişi cana can katan, ağzı süt kokulu mini mini yavrunun beşiğini salladım7. ; ya sonra? .... Canhıraş iniltilerle, dünyaya gözleri açık giden ak sakallı ihtiyarın acısını paylaştım... 8. ; Baltasıyla ağacı deviren oduncunun gayretkeşliğini9 , zamana ziyan lâfazanlıktan bıkkınlığı10 aynı anda hissettim. Kardeş olmanın bir canın iki parçaşı olduğunu öğrendim11. Eşkin yürüyüşle raks edercesine yol alan küheylânın, önümden arz-ı endâm etmesiyle sahne tamamlandı12. Baş döndürücü bir mâcerayı tamamlamış bir gezgin gibi, seksen günde devr-i âlem yapmış bir seyyah gibi, nefes nefese kalmıştım. Bu kadar farklı şey nasıl da bir yerinden yakalanmıştı, şakka fiiline! Oysa, sayfaları çevirene kadar, benim için, şakka fiili bir şeyi yardı, parçaladı, ikiye ayırdı anlamının ötesinde bir değer ifade etmiyordu. İştikâk kelimesi ise şakka sülâsî fiilinin yarmak anlamından kaynaklanmış iftiâl kalıbında bir mastardı, o kadar.. Başta, İbn Manzûr'un bu anlamda düştüğü not da beni destekliyordu. Arap sözlükçülüğünün pîri "parçalama eylemine konu olan nesnenin mahiyetinin odun, duvar ya da cam olması arasında hiç bir fark yoktur” diyordu. İbn Manzûr merhum, fiilin ikincil olarak zorluk (meşakkat) çıkarmak anlamını da unutmamıştı. Ama sonra kelime envâî renge boyanıveriyordu. -------------------------------------------------------- 1 Şakâiku'n-nu'mân 'gelincikler' (şimşek çakarken ortaya çıkan kırmızı parlaklık ve Nu'mân b. Münzir'in adından). 2 İnşakka'l-berku 'şimşek çaktı' şakîkatu'l-berk 'şimşeğin parıltısı-çakması' 3 Şakâ'ik 'yağmur bulutları, şakîka 'sağanak yağmur'. 4 Şakka'n-nebtu "çiçek patladı'. 5 Şakîka 'kum yığınları arasındaki boşluk, patika' 6 Şakka'l-fecru-inşakka 'şafak söktü', şakka's-subhu 'aydınlık karanlığı yardı' 7 Şakka nâbu's-sabiyyi 'bebeğin dişi çıktı' 8 Şakka basaru'l-meyyit 'gözü belerdi/gözü açık gitti' 9 Şakkaka'l-hatab "odunu yardı'. 10 İştikâku 'l-kelâm oradan buradan/bölük pörçük konuşmak-gevezelik ebmek' 11. Şekil 'öz kardeş (aynı canın parçaları) 12. İştakka'-feres 'at sağa sola sallanarak yürüdü-eşkin gitti.
DİN VE BİLİM KİTAPLARI
··
54 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.