Gönderi

232 syf.
9/10 puan verdi
"Sabahattin Ali, hikâyelerinin çoğunda dünyayı ikiye ayırır: ezenler ve ezilenler..." Çakıcı'nın İlk Kurşunu kitabına başlarken önsözde dikkatimi en çok çeken cümle buydu. Ve şimdi bu kitabı okuyarak bu cümleye bizzat tanıklık ettim. Birçok öyküde zenginlerin fakirler üzerindeki hakimiyeti, zenginlerin kibri dikkat çekmektedir. Zenginin üstünlüğünü kabullenenler, fakirliğin kader olduğunu düşünenler, sinmiş, silik karakterler haline gelmiş insanlar baş kahraman bu öykülerde... "ARABALAR BEŞ KURUŞA!" Arkadaşlarıyla oyun oynamak yerine sokak sokak gezip oyuncak araba satarak ailesinin geçimini sağlayan çocuk, selam olsun minicik yüreğine... "APARTMAN" İşini kaybetmemek için çocuğunu müdafaa edememiş bir baba... Nasıl zordu susmak, evladını zor durumdayken izlemek. Ne yaparsın geçim derdi! Yoksulluğun yanı sıra hapishane öyküleri de vardı. Birçoğumuz biliyoruz herhalde Sabahattin Ali'nin hapishane geçmişini. (Acı ama gerçek...) Hapishane öykülerinde mahkumların özgürlüğe hasretini her kelimede hissettiriyor yazar. Ki bu muhtemelen kendi hisleri... "Bir mahpusu dünya ile hiç alakası olmayan bir zindana kapamak ona en büyük iyiliği yapmaktır. Onu en çok yere vuran şey, hürriyetin elle tutulacak kadar yakınında bulunmak aynı zamanda ondan ne kadar uzak olduğunu bilmektir. On adım ötede en büyük hürriyetlere götüren denizi dinlemek ve sonra aradaki kalın kale duvarlarına gözleri dikerek bakmaya, denizi yalnız muhayyilede görmeye mecbur kalmak az azap mıdır?" Bu cümleleri okuyunca aklınıza üç tarafı denizlerle çevrili Sinop Cezaevi gelmiyor mu sizin de? Yani Sabahattin Ali'nin bir süre mahkum olarak kaldığı cezaevi. Hapishane öyküleri yazarın mahkumiyet dönemlerinin izlerini taşıyor. Okurken rutubetli koğuşları, paslı demir parmaklıkları tahayyül etmek zor değil. Sadece bu kadarla sınırlı değil tabii ki öyküler. Sahte dostluklar, çıkarcı zihniyetler, köylüye hakkını vermeyenler, bir insanı kendisine yabancılaştıranlar da nasibini almış yazarın kaleminden... Son olarak bir de Esirler adlı oyun vardı. Gayet sade, etkileyici ve akıcıydı. Oyunun sonunda anladım ki; Bütün kainatı feda edebileceğiniz birini gün gelir feda etmek zorunda kalırsınız... Bu eseri çok severek okudum, yüreğime dokunanlar arasında yerini aldı. Yolunuz iki gözüm, Sabahattin Ali'ye düşerse tavsiyemdir. Keyifli okumalar.
Kağnı - Ses - Esirler
Kağnı - Ses - EsirlerSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 20196.3k okunma
··
440 views
Dilruba’ca okurunun profil resmi
İncelemeniz ve yorumlamanız harika olmuş. Emeğinize sağlık.Göremediğimi gösterdiğiniz için teşekkür ederim.
Şerife Karakaya okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, beğenmenize sevindim. :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.