Gönderi

93 syf.
·
Not rated
Baş döndürücü bir hızın boyunduruğu altında yaşıyoruz bugünlerde. Teknoloji her gün kendini bir yeni forma dönüştürmüş halde kapımızı çalıyor, insanı kendine doğru sinsice çeken kimlikler,aidiyetler sürekli baş ucumuzda beliriveriyor, dün taşladığımızı bugün yüceltirken dün savaştığımızla bugün sevişirken buluyoruz kendimizi...Bu muazzam hızlı hayat fenomeninin içinde hasarsız yaşayabilmek tek bir şeyi dayatıyor aslında insana: köşelerini törpüle! Pürüzsüzleş! Seni farklı kılacak bir detayın başını alıp uzamasın öylece; bu hızlı hayatın yarattığı girdap yontuverir,çıplak kalırsın! Olabildiğince herkes gibi ol,farkedilirliğini azalt lakin bundaki ‘başarı’nı da her anıyla herkese ilan et ki pürüzsüzler topluluğuna girişin sancısız olsun! Gündelik hayatın patolojileri, iç dünyanın hastalıklı şekilde parlatılmış,cilalanmış pürüzsüz yüzeyine temas ettiği gibi akıp gitsin ve karışsın boşluğa;böylece yaralanmazsın. Sahi,insan neden yara alsın? Her şeye teğet geçip tatlı su balığı gibi hayatın içinde keyifle oynaşmak varken neden canı yansın? O halde pürüzsüzleş,geçişkenleş,herkesçe arzulanan bir forma dönüş,görüldüğünde dokunulmak dokunulduğunda sarmalanmak,sarmalanıp sindirilmek istenilecek bir ‘obje’ye dönüş; bırak bu hızlı hayat fenomenine direnmeyi,mutluların arasına karış!.. Byung Chul Han’ın bahsettiği güzellik algımızı dönüştüren ‘pürüzsüzleşme’ hastalığının semptomları yalnızca ‘güzel nedir?’ sorunsalında aranılacak bir şey olmamalı kanımca.Aksine yazarın da kitapta az az değindiği gibi günün insanının karakterine de epeyce sızan bir özellik haline gelmekte: Her türlü sorunun asla uğramayacağı kadar görünmez olan kimliklere sahip olma çabası; hiçbir zaman dibi boylamasan da daima şuursuz bir biçimde yuvarlandıkça yuvarlanmayı kabullenmiş bir köşesizlik hali! Hep daha büyük kitlelerce beğenilerek,olabilse arzuyla sahip olunmak isteğinin pornografik öznesi pürüzsüz kişiler olarak kalma hastalığı;bence asıl sorunu bu insanlığımızın. Oysa güzel olan, içinde bolca gizem bulunan tatlı bir uzaklıkla seyre daldığımızdı eskiden. Elimizi attığımızda ulaşabildiğimiz değil biraz hasretiyle yanıp yanıp sönerek uçtuğumuz yükseklerden bizi tevazuyla yerlere indiren bir değerdi. Şiirlerin,hep o arzulanan ama vuslatın bekli de ömür boyu gerçekleşmeyeceği de bilinerek özlenilen o gerçeküstü güzel dilbere yazıldığı dönemleri biliriz aslında hepimiz; o şiirlerdeki yaralayan ama eğiten aşkların kusurluluklarıyla kabullenmeliydik hayatı. Çünkü hayatın kendisi pürüzsüz,kaygan,pornografik bir şeffaflığa sahip bir şey değil ki!.. Yazarın, kendi sosyal çevremde de çokça örneğini gördüğüm ‘pürüzsüz’,’köşesiz’,’arzulanan’,’yaralanmayan’ karakterdeki insanları daha iyi farketmemi sağladığı bu kavramsallaştırması çok aydınlatıcı idi. Bir küçük eleştiri yapmam gerekirse kitap her bir cümlede bir yeni aforizma söyleyerek ilerliyor,bunun okuyucuyu düşünmeye sevkettiği,felsefe kitaplarının rutin tarzı olduğu gerçeğini yadsımadan söylenen aforizma cümlesinin bir miktar daha üzerinde durularak açıklandığı bir kitabı tercih edeceğimi de eklemeliyim. Anlatılmak istenenin zihinlere daha iyi yerleşmesini sağlayacağından eminim. Ayrıca,estetik ameliyatlarla daha pürüzsüz,daha parlak,daha beyaz,daha tek tip,daha arzulanan bir bedene sahip olmanın genç kadınlar hatta genç erkekler arasında epey yaygın bir fenomen olduğu,giyim tarzının tüm şehri ele geçirmiş bir salgın gibi neredeyse hasta bir titizlik ve tektiplik gösterdiği Seul’ü,Güney Kore’yi,gözlerimle görüp gözlemlemiş olmasam,yazarın kendi memleketinde belki de en kristalize halini almış olan bu pürüzsüzleşmiş güzellik algısına açtığı savaşı bu kadar iyi anlayamazdım. Tavsiye edilir. Ve denir ki: “Güzelliğin On Par'etmez Bu Bendeki Aşk Olmasa Eğlenecek Yer Bulamaz Gönlümdeki Köşk Olmasa . . . Güzel Yüzün Görülmezdi Bu Aşk Bende Dirilmezdi Güle Kıymet Verilmezdi Aşık Ve Maşuk Olmasa..” Güzelliği kendimizde başlayıp bitecek bir şey olmaktan çıkaracağımız,biraz yağmurun altında ıslanmakla güzelliğimizden bir şey kaybolmayacağına inandığımız günlere...
Güzeli Kurtarmak
Güzeli KurtarmakByung-Chul Han · İnsan Yayınları · 2018651 okunma
··
134 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.