Yaşlı Rind'in Ölümü
Öncelikle incelemeyi yazmadan size kısaca Mehmed Uzun dan bahsetmek istiyorum. Mehmed Uzun türkiyeden İsveç'e sürgün edilmiş kürt bir yazardır. Orda kürt dilini unutmamak ve unutturmamak adına bir çok kitap yazmış ve dergilere yazılar göndermiş. Sadece kürtçe değil Türkçe de kitabı vardır. Kendi örf ve adetini bütün kitaplarında belirtmiş ve bunu bütün herkese göstermek istemiş. Memleketine duyduğu özlem ve hasret duygularını bütün kitaplarında bulabilirsiniz, zaten onu biraz tanıyorsanız
Yaşlı Rind'in Ölümü kitabında da Serdar diye adlandırdığı kişinin kendisini temsil ettiğini hemen anlayabilirsiniz . Yıl 2007 de Diyarbakır da vefat eden Mehmed Uzun hakkettiği değeri gördüğünü pek sanmıyorum. Ama eminim ki eninde sonunda hakkettiği değeri alacaktır... Nur içinde yat güzel insan...
Bilmiyorum... Böyle bir kitap nasıl anlatılır, nasıl incelenir bilmiyorum. Kürt edebiyatının Dostoveskisi diye adlandırdığım Mehmed Uzunun kaleminden mükemmel bir sanat eseri. Sürgün olduğumuzda bile aslında doğup büyüdüğümüz yere, toprağımıza ait olduğumuzu anlatan mükkemel bir kitap . Kitabı daha yeni bitirdim, içimdeki duyguları anlatmak için hemen incelemesini yapmak istedim. Daha incelemeye başlamadan içimde bir acı, bir burukluk,bir keder var... Yaşlının ölümüne mi bu kadar üzüldüm yoksa yaşadığı şeylere mi? Bilmiyorum... Çok fazla soplier vermeden kısaca bir içerikten bahsetmek istiyorum.
Serdar, ülkesinde yaşanan olaylardan dolayı avrupaya kaçmak isteyen bir genç . Avrupaya kaçmak için de komşu ülkenin şehirlerinden gitmek zorunda. Sınırdan komşu ülkeye geçerken yolda karşılaştığı köyde yaşayan kör bir bilge olan, ayrıca bir dengbej (kürtçede sanatçı demek) de olan bir yaşlı ile biraz sohbeti olur. Bu kısa süren sohbet, serdarın içinde yaşlıya karşı merak uyandırmaya yetmişti.... Herşey burda başlıyor, serdar merakını gidermek için her yıl yaşlıyı ziyarete gelir ve onu tanımaya, geçmişini anlamaya çalışır...
Küçük bir alıntı ile bitirmek istiyorum ;
“Bilirsin... bazı konuşmalar bazen saatlerce, günlerce, haftalarca devam ederler, ama canlı değillerdir, insanı sarsmaz, mest etmezler, yürekte, beyinde dalgalanmazlar. İz bırakmadan giderler...
Ama bazen de kısa süren konuşmalar vardır. Çok da süslenmemiş konuşmalar. Kısa ve dolu konuşmalar. Böylesi konuşmalar insanın yüreğinde, beyninde dalgalanır,coşkuyu körükler-kısa olmalarına rağmen, bitmesi istenmez.”
Uzun zamandır hiç bu kadar etkileyici bir roman okuduğumu hatırlamıyorum. Benim sayemde bu güzel kitabı okursanız, kitap ile ilgili düşüncelerinizi herzaman heyecanla beklerim. Sağlıcakla kalın