Gönderi

136 syf.
·
Not rated
Bir yerlerde kaldık, bir yerlerde ağladık, unuttuk yeni baştan tekrar ettik, ettik, ettik.... Savaş! Lanet değil lanetler olsun sana!!! Ahhh toprak! Ah dünya! Ne çok kıymetlendirdik seni. Oysa ekip, biçip gidecektik... Siyasetin dikenlerini hissettirmediği coğrafya kalmış mıdır? Tarih kitaplarında ideolojik kısımlar yer alır. Komünizm gerekleri, sosyalizmin gerekleri.... Ya halk... halkın etkilendiği yönler. Anlatılmaz di mi? İdeoloji dedi mi biri kaçıkaksınız. İnsan olmak var onun ötesinde kıymetli bir şey yok. Güçlülerin düşünceleri ve sürekli büyüme derdi, mazlumun hayatını elinden ala ala büyür. Çoğu zaman neden savaşıldığını çocuklar gibi büyükler de bilmez. Olan mazlumlara olur, kayıplar yaşarlar ölümle de kalmaz bu kayıplar, umutsuzluk ile yaşama dair kayıplar yaşarlar. Öyle kayıplar ki, içilerine atarlar yaşadıklarını, anlatamazlar hem anlatsalarda kim anlayacak ki onları. Anlatacak mecali bulsalar, o an gelse; zor sığdırdım içime nasıl dağıtıp tekrar toplayayım der, susarlar. Yorgunluğun vücut hali insanı yaşamdan soğutur. Sonra gözler bir çocuğa takılır: Ahh çocukluk ne güzel başıboşluktur! der, derin bir iç çekerler. Gözlerimi kapayabilir, kulaklarımı tıkayabilir, ama düşünmeden edemezdim. Savaşın çocuk yüzü de vardır, olmaz mı hiç. Hiçbir şeye neden? demeden, neden? demenin gerekli olup olmadığını anlamadan yaşadıkları zorluklar vardır. Yetim büyümenin onları erken olgunlaştıracağı bir ömürleri vardır. Savaşın genç yüzü vardır; sevdalarını, ailelerini, doğdukları yeri, aşlarını tek edip vatan! diye cepheye cağırılan ve gitmem demeden koşa koşa giden gençlik yüzü vardır. Bu genç yüz komutana iş ve savaş gücü olduğu kadar anne babaya aştır, iştir... yitirilip gidince boğazda düğümdür. Savaşın yaşlı hali vardır. Arda kalan geline, toruna bakamamaktır, çaresizliktir, geline git demenin eşiğine gelip gönül kırmaktan korkmaktır.... Savaşın kadın yönü vardır. Erlerini yitirmiş kadınların sırtlandığı erkek gücü vardır. Savaşsız günlerde aş getiren eşe, oğula savaş günlerinde aşı gönderendir. Köşede ağlayıp durup tekrar işe koşandır. Umut edendir, bekleyendir... Kıtlıkla mücadele, hastalıkla mücadele, hasretle mücadele..... Dua, dua, dua'dır. Mektup bekelyen gözler vardır. Hem gelsin bir haber diye can atan hemde kötü haber olursa diye için için korkan, titreyen duyguların karışık haliyle yaşamaya dayatılan hayatlar vardır. Sandy Tolan - Limon Ağacı adlı eserinde Nazi zülmüne ve Nazilerin yaptıklarını Filistin'e yaşatan İsrail'in iç yüzüne deginirken çok güzel yerlere temas eder. Savaşta asker ölür illaki biri kazanan taraftır. Savaşın en büyük etkisi sivil halktır. Asıl sorun burda başlar. 2. Dünya savaşını anlatan eserler ve filimlere bakarız aynı dert aynı sonlar. Edebiyattan başka halka sahip çıkan hiçbir şey yoktur. "Bu dünyadan insanalar göçüp giderler, yalnızca iyiylikleri ile anılırlar." Anılıyor ülkesinin ve halkının acılarını unutmayan şairler, yazarlar. Ve unutuluyor savaşı başlatan komutanlar. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Bu dünya kimseye kalmıyor. Üç günlük dünyayı eceliyle değil belli ideolojilerin cevreside erken kaybeden gençler gibi zamanı gelende gidiyor. Toprak izliyor tekrarları neyinize yetmiyorum: tohum ekin buğday,arpa, meyve vereyim ama kıymayın yeter diyor. Yinede kimseyi doyuramıyor. Cengiz Aytmatov döneminin sosyal, ekonomik ve siyasi yüzünü anlatmıştır. En çokta savaşın geride kalanlara yaşattığı yüzü anlatmıştır. Ne çok talihi, bahtı kara insan vardır. Kim çocuğunu en güzel çağında, başakalar gibi serpildiği bir çağda kaybetmek için büyütür ki. Anne yüreğini okumak içimizi kanatıyor. Nasıl bu kadar güçlü olabiliyor bu kadınlar! Kadın deyip geçilmez, kadın anne, eş, aş, hayatttır... Toprak Ana'nın dediği gibi "Kadın bilgedir, insandır." Kitap o kadar güzel umut dolu başlıyorki serüvenine Cengiz AYtmatovu tanımayan biri aşk romanı, umutların tarlallarda filiz veren birlikte çıkılan yola birlikte son nefese kadar gidilecek yolculuğu var sanır.... Cengiz Aytmatov Ekim Dervrimi ve 2. Dünya savaşını hayatına sığdırmak zorunda kalmıştır. Talihinin akışında şahitlik ettiği serüvenleri kalemiyle sonsuzlaştırmış biridir. Vurmuş yüzüne yüzüne celladın, hainin. Sen görünmeyen yüzleri unutacak bir halk bekledin ben unutmadım, benden sonrakiler de unutmayacak der gibi anlatmış uzun uzun... Okumak değil, yaşamak gibi bir şey. Gibi değil yaşamak gerçekten. Anadolunun bir köyündeymişiz gibi akıyor anlatım. Betimlemeler müthiş, kişileştirme olağanüstü... edebiyat akıyor mürekkep yerine. Bir dram en çok beyaz perde de hissedilir ya tüm duyulara seslenirken, öyle bir anlatım işte, hitap eder her uzvunuza. Tolganay Ana'nın her anlatışı size Fatma Grik'i hatırlattır, aşinaysanız Türk sinemasına. Nitekim onunda aynı adı taşıyan bir filmi vardır. Fedakar bir anne ve çocukları... Kırgızistan'ın bir köyünden Anadoluya atılmış gibi hissettirir anlatım. Vurucu, yakıcı, gözlere yağmur bulutları yükleyen bir roman. Neden ve sonuçlara değil olayın iç yüzüne bakmamızı sağlayan bir eser. Gidersiniz bir köye, şu an oradasınız ve işte; Savaş sonunda askerin köye dönüş haberi alınır, herkes kim sağ kaldı acaba diye koşar meydana, o meydanda oturup ağlarsınız sevinç mi, üzüntü mü neyin gözyaşları bunlar o meydan konuşur, o yola bakan gözler konuşur. Sonra İstasyonda üç dakika için heyecanlanan anaya oturup ağlarsınız. Bir umutla çevirirsiniz her sayfayı, çevireceksiniz her sayfayı. Aziz Nesin'den parçalar vardır, Yaşar Kemal'den, Fakir Baykut'tan... Cengiz Aytmatov farklı bir yazar. Tümüyle sevdiklerimizi tek kadroda toplayabilen biri. Her genç karakterien Türkan Şoray deriz, anne karakterine Fatma Grik, genç erkeğe yakışır en yakışıklısından bir jön. Kadir İnanır demek gelmiyor o jöne Cüneyt Arkın, Tarık Akan, Yılmaz Güney... Çabuk yitiriliyor o gençler, çabuk yitiriliyor... Kesinlikle okuyun. Lütfen okuyun. Keyifli okumalar!
Toprak Ana
Toprak AnaCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202262.1k okunma
·
44 views
Kitap Şuuru okurunun profil resmi
Efendim; Kitap Şuuru sayfası olarak Gaziantep merkezli Türkiye genelinde kitap okuma-okutturma projesini yürütmekteyiz. Her ay bir kitap belirliyoruz. Şartlarımızı yerine getirenlerden kura usulü 2 kişiye birer kilo halis Antep baklavası ikram ediyoruz. Bu ayın kitabı Cengiz Aytmatov’un “Toprak Ana”sıdır. Şartlarımızın çoğuna sahipsiniz. İki maddeyi yerine getirirseniz, sizleri baklava kurasına ortak etmek istiyoruz. (4-Yazılan incelemenin sonuna Kitap Şuuru insanlık şuurudur mottosu ve #kitapsuuru hashtag'inin eklenmesi zaruridir.) ve (7. Bu duyuru metninin binkitap.com sitesinde paylaşılmasını(retweet edilmesini) istiyoruz.) Baklava kampanyamızın ayrıntıları ilişiktedir. #65046923 Kitap Şuuru projeleri Koordinatörü Eğitimci-Yazar Oğuzhan Saygılı
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.