Kitabın arka kapağında Mizancı Murat Bey’in kısa biyografisini okuduktan sonra, bu romanında kendin anlattığını gördüm. Kitabının kahramanının ismi bile yazarın gazete ve dergilerde kullandığı takma adını yani Mansur’dur.
Mansur idealist biri olarak Avrupa’dan İstanbul’a gelmiş ve devlete hizmet için ömrünü harcamaya karar vermiştir. Onu bu görüşünden kimse çevirtmemiştir. Hatta devlet yönetimindeki bozukluklar, toplumda ki yozlaşma hiçbir zaman Mansur’u hezeyana uğratmamıştır. Genelde Tanzimat dönemi ve sonrası eserlerde karakterler alafrangalaşmış olarak karşımıza çıkar. Lakin bu eserde karakterler fikirlerinden hiçbir zaman vazgeçmeyen kimseler olarak karşımıza çıkıyor.
Kitap genel olarak akıcı bir şekilde ilerliyor. Okurken sıkılmıyor aksine karakterlerin tartışmasında kendinizden geçiyorsunuz. Özellikle eğitimle alakalı cümleleri o dönemi ve günümüzü anlamamızda yardımcı oluyor.
Ayrıca kitabı okuduktan sonra günümüzde de aynı olayları, aynı tartışmaları, aynı sorunları yaşadığımızı gördüğümde toplum olarak yerimizde saymış olduğumuzu görmek beni düşündürdü.
Dönemi anlamak açısından okunabilecek bir eser. Kitabı okuduğunuzda düşüncelere dalmak dileğiyle... Keyifli okumalar :))