Gönderi

487 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"Casus, vatan haini !" Bir çağın kapanışının ve başka bir çağın açılışının muhteşem öyküsü... Tarih kitaplarında 1789 yılında "Eşitlik, kardeşlik, özgürlük" sloganıyla verilen Fransız Devrimi'ne, Charles Dickens'in usta kalemiyle farklı pencerelerden bakma imkanı buluyoruz. Soylular ile halk arasındaki uçurumun yol açtığı adaletsizliği, sefaleti, açlığı, eşitsizliği, vurdumduymazlığı ... her satırda hissediyoruz. Halk yığınlarında bu hislerin damla damla öfke ve kin olarak birikişinin farkında olmayan soylu kesimin, bardaktan taşan suyun içinde boğuluşuna tanık oluyoruz. Boğulan sadece soyluların içindeki suçlular olmadığını, hem soyluların içinde hem de halkın içindeki masumlarin da "Cumhuriyet Düşmanı!" diye damgalanarak giyotinden akan kan banyosunda boğulduklarını görüyoruz. Devrimden önce "Casus, vatan haini!" diye ölüme götürülen yığınları alkışlayan aynı halkın, devrimden sonra "Cumhuriyet düşmanı, vatan haini!" diye ölüme götürülenleri nasıl alkışladıklarını hayretler içinde görüyoruz. Ne devrimden önceki ne devrimden sonraki ölüme götürülen bu insanların masum olup olmadıkları önemli değil. Çünkü hiç kimse bunu umursamıyor. Her iki dönemde de insanların tek önemsedikleri öfke ve kinlerinin, gerek darağacında gerek giyotinde yansımalarını görmeleridir. Adalet için yola çıkan yığınların nasıl adaletsizlikler yaptığını, Eşitlik için yola çıkanların nasıl eşitsizliğe sebep olduklarını, Kardeşlik için yola çıkanların nasıl düşmanlıkla hareket ettiklerini, Özgürlük diye yola çıkanların nasıl masum insanların özgürlüklerini alıkoyduklarını, Ve bunların hepsini "Yaşasın Cumhuriyet!" diyerek yaptıklarını görüyoruz. Devrimin öncesinde ve sonrasında yaşanan hayatları Charles Dickens, ustalıkla nokta atışı olaylarla anlatıyor ki, etkilenmemek elde değil. Devrimden önceki zamana ait; yere düşüp kırılan fıçıdan akan şarabı sokağın her tarafından -gerek buldukları kap kacağa doldurarak gerek bir annenin çocuğuna içirerek gerekse yalayarak- temizleyecek kadar yaşanan açlığı ve sefaleti yaşayan insanların hallerini gördüğümüz olaydan, Monsenyur'un arabasının yanlışlıkla halktan birinin çocuğunu ezdiğindeki eşsiz diyalogun geçtiği olaydan etkilenmemek ve o anları kitabı okurken adeta hissetmemek elde değil ! Kitabın daha on- on beş sayfasını okuduğunuzda 1775-1800 yıllarının atmosferini yaşıyor; yazarın usta kalemi sizi içinde olduğunuz yıldan alıp, romanın geçtiği bu yılların içine atıyor. Romanın başından sonuna kadar karşılaştığınız karakterlerinin nasıl ustaca kurgulandığına sayfaları çevirdikçe hayranlıkla şahit oluyorsunuz. Her bir karakter üzerinden devrimden önce ve sonrası insanların yaşadıklarına, psikolojilerine; bu devirlerdeki toplumsal tüm katmanların gözünden tanık oluyoruz. Fransız Devrimi'ni sembolü olan ve binlerce insanın bu aletle infaz edildiği giyotinin yapılış amacı da oldukça ilginç: İnfazlarin kısa sürmesini sağlayarak idam mahkumlarının daha acısız ölmelerini sağlamak, gayet insancıl (!) değil mi? Önceleri, idam mahkumlarının elleri ve ayaklarından atlar tarafından tutulup, parçalanılarak yapılan infaz şeklini düşününce parantez içinde ünlemi kaldırabiliriz belki de, ne dersiniz? "Cumhuriyet düşmanı, vatan haini !"
İki Şehrin Hikâyesi
İki Şehrin HikâyesiCharles Dickens · Can Yayınları · 202359,5bin okunma
··
150 görüntüleme
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Bu kitap benim lisedeyken dönem ödevimdi Kaan. Sana şöyle diyeyim, kitaplardan tiksindiğim bir dönemimdi. Hoca demişti ki; *İki Şehrin Hikayesi'ndeki çarpışma noktaları nelerdir? *İki Şehrin Hikayesi'ndeki karakter özelliklerini belirtiniz. *İki Şehrin Hikayesi'ndeki dönemin siyasi durumuna yaklaşım gösteriniz... gibisinden sorularla karşı karşıyaydım ve ne yapacağımı bilmiyordum. Sonra 10 15 sayfalık bir ödev hazırladım ve lisedeki en düşük notlarımdan birini aldım 30 alarak. :)) Yani, bu kitap aslında kolay bir kitap değildir. Senin de dediğin gibi Dickens 1775-1800 yılları arasındaki o idamları, o siyasi karışıklığı ve ihtilali çok iyi yedirmiş roman kurgusuna. İncelemen için eline sağlık...
Kaan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Oğuz :) Güzel bir ödevmis lakin senin kötü bir dönemine denk gelmiş. Şu an verilseydi heralde çok yüksek puan alacak bir odev verirdin :) Kitap, evde senelerdir duruyor. Nerden baksan 10 seneyi geçmiştir. Abim almıştı. O biraz okudu, sonra kötü deyip bıraktı. Sonra ben aldım. Okudum biraz, heralde daha kitap konusunda toydum bıraktım. Bunda tabiki abimin kitaba kötü deyişi de etkiliydi. Bunlardan ötürü kitap bende hep anlayamacağim kadar karmaşık bir eser diye zihnimde yer etmiş. Hatta kitabın başlarında hala atamamistim bunu üzerimden, sanki kitabı anlayamazmisim hissi vardı. Çocukluktan kalan hisler insanı çok etkiliyor, onlardan siyrilmasi kolay olmuyor. Bu da benim kitapla ilgili anımdı :)
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Hypatia okurunun profil resmi
İnsanların ölümüne son veren hiçbir yol veya yöntemi insacıl bulmuyorum . Bu arada kitabı iyi yorumlamışsınız kaleminize sağlık .
Kaan okurunun profil resmi
Ben de. Teşekkür ederim ☺
Hypatia okurunun profil resmi
Rica ederim :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.