İkdam gazetesi, tartışmaları haber yapar ve görüşlerini sorarak Yakup Kadri'yi de tartışmaların içine çeker. Yakup Kadri önceki tartışmaların da acısıyla ve özellikle Peyami Safa'dan hıncını almak maksadıyla ağır sözler sarf eder. Nazım Hikmet de Yakup Kadri'nin bu saldırısı üzerine Yakup Kadri'yi hedef alarak Resimli Ay'da Cevap adlı şiirini yayınlar. "Behey! / Kara boynuz gibi kaşlı / mukaddes Apis / başlı / adam; / Behey! / Kara maça bey! / Sen şiirin asıl kamusuyla konuşuyorsun, / ben / asaletten anlamam. / Şapka çıkarmam konuştuğun dile, / düşmanıyım asaletin / kelimelerde bile." mısralarıyla başlayan bu şiiriyle Putları Yıkıyoruz No 2, Mehmet Emin Beyefendi başlıklı yazısı da aynı sayıda yer alır. Bu şiirin ve yazının yayınlanması üzerine kalem kavgası gittikçe büyür, Ahmet Haşim ve Türk Ocağı başkanı Hamdullah Suphi'nin de katılmasıyla daha da yayılır. Bu ikinci yazısında ise edebiyat alanında kimlere "milli şair" denilebileceği özetle anlatıldıktan sonra şu yargıya varılır: "Mehmet Emin Beyin şairliği bile bir göz aldatmasıyken, milli şairlik sıfatı bilgisizliğin aldanmasından başka bir şey değildir." Hamdullah Suphi, bu yazılara "İkdam" gazetesinde sövgü denebilecek ağır hakaretlerle dolu bir yazıyla karşılık verir: "Abdülhak Hamit bir dahidir. Bunlar putları değil, milli ediplerimizi, dahilerimizi yıkmak istiyorlar. Bu edebiyat tartışması değil, komünizm propagandasıdır... Karşımızdakiler kimlerdir? ... Bolşevik kapısının müseccel köpekleri! Putları kıranlar bunlardır."
Hamdullah Suphi, tartışmayı edebiyattan siyasete kaydırmak, yeni bir sanat anlayışı adına konuşanları sindirmek ister.