Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

104 syf.
·
Puan vermedi
Keşke büyük bir bıçağım olsa. Nesne. "Aletin, -özne veya dünya, veya özne veya dünya ile aynı anlamdaki unsurlar gibi- kendi içinde anlamı yoktur ama yalnızca tahmin edilen amaca göre anlamı vardır. Aleti üretmek için geçen zaman, doğrudan onun faydalılığını, bir amaçla onu kullanan kişiye bağımlılığını ve bu amaca olan bağımlılığı ortaya koyar; aynı zamanda amacın ve aracın açık farklılığını ortaya koyar ve bu farklılığı, ortaya çıkışının gösterdiği aynı düzlem üzerinde ortaya koyar. Ne yazık ki amaç böylece araç düzleminde, faydalılık düzleminde verilmiş olmaktadır. Dilin en dikkat çekici ve en belirgin yanılgılarından biri buradadır. ..." “Tabancanız var mı?” diye soruyor Lise. Polisin yüzünde bir şaşkınlıkbeliriyor ve daha o soruyu yanıtlayamadan Lise ekliyor: “Çünkü tabancanız varsa beni vurabilirsiniz.” Lise, orta yaşlarda tuhaf fikirleri ve kıyafetleri ile kitabın sayfaları arasında belirir, tatile çıkan telaşlı bir kadın. Bu tatilin ona iyi geleceğine dair sunulan vaatler, -daha çok baştan savılan bir çalışan mı denmeli bu durumda?. Elinde kendi talihinin de yolunun yordamını belirten bir kitap, dört dilin birazını konuşabilen kadın yolculuğunu karşılamak için hazırlanır. Hava alanında bir kağıt bıçağı almak ister fiyatını pahalı bulur yerine bırakır, biri hariç kimlerle tanışacağını hayal eder. Ah, keşke büyük bir bıçağım olsaydı, tüm kapıları açmak için. "... -Bundan önce kontrolünü yitirdiğin zamanda kent dışında araba gezintisine bir kadın götürmemiş miydin?” -Ama bu sefer götüren oydu. Beni aldı götürdü. Sürücü koltuğunda o oturuyordu. Ben gitmek istemiyordum. Tesadüfen karşılaştık.” -Daha önceden hiç görmemiş miydin onu?” -İlk kez havaalanında gördüm. Uçakta yanıma oturdu. Yerimi değiştirdim. Korkmuştum. -Neden korkmuştun? Neydi seni korkutan? Dönüp dolaşıp aynı yere gelecek sorgucular, ağırdan ilerleyerek, hep aynı soruları yineleyecek, bir salyangozun helezonlu kabuğu gibi." Lise büyük serüvenine başladığında hayalkırıklığıyla tanışmak istediği kişinin ondan kaçtığını sezer, uçaktaki yolculardan biri. Kaçış sebebi çok makuldur aslında, birkaç gün sonra bir cinayet işleyeyecektir. Peki bu temiz görünüşlü genç yukarda anlattığı kadar masum mu? İnsan kendi özgürlüğünden kaçabilir mi? Kurban Lise mi, katil mi? Sürücü koltuğunda kim var? "İnsanın yaşamını belirleyen karar, zamanın içinde değil, sonsuzlukta alınır, 'bu sonsuz karar eylemi' nedeniyle insan, kendisinin 'sanki ebediyen böyle olduğunu, zaman içinde bu hale gelmediğini' hisseder." Lise katilini tanır, helezonlu kabuğun öte yanından bakan bir falcıdır. Kurban değil, aracıdır. "Kötülüğün şiddetine boyun eğen kişi aynı zamanda aracı olarak da adlandırılabilir ama bu, kendini yokedişin gücüne kaptırdığı ve kendi kendini reddettiği ölçüdedir. İntikam tanrısını çağıran kötülüğün basit kurbanı, bu adı alamaz çünkü kurban istemeden aracılığın şiddetine boyun eğmiştir. Ama tanrısallık kendiliğinden cinayeti çağırır, aracılık şiddetin ve parçaladığı varlığın ortak eseridir." Eser ayak izlerini takip etmemizi ister, aslında cinayet sonrası inceleme metni değildir, ölüm insana nasıl yürür adlı tiyatronun kurgusudur bir nevi. Ölüm hiçlik değil, bireyin tükenişini göz önüne seren varsıl bir güç göstersidir. Parkta cansız yatan kadının boynundakş şal, kadının bir gece önce bahsettiği gibi gün ışığı nedeniyle parlamaz aslında, ona ışıltılı görkemi armağan eden ölümün gölgesidir, canlılıkla takas edilmiştir. Kadınlar parklarda öldürülür der kadın, hayır boğuşmak için daha çok diye yanıtlar arabaki avı. "Beni sen seçtin," diye sayıklar ama babaannesinin hediyesi olan cinayet silahını almakta tereddüt etmez. Kadınlar parka öldürülmek için giderler. Keşke büyük bir bıçağım olsaydı, tüm kapıları açan ve tüm kapıları kapatan. Sürücü koltuğunda o olurdu belki, kim bilir.
Sürücü Koltuğu
Sürücü KoltuğuMuriel Spark · Remzi Kitabevi · 19991,044 okunma
·1 alıntı·
198 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.