Bir başlığı olmalıymış bu yazının. Mesela, "Erhan Sarkacı" falan. :)
Erhan Bey, yorum yapmadan önce üç defa okudum bu güzel yazınızı. İlk okuyuşumda, yaşamı yaşamaktan bıkmış bir adamın, hayatta olmayan sevgilisine duyduğu özlemi, sağlam bir dibe vuruşla yakınarak anlatmış olduğunu anladım.
İkinci okuyuşumda, kendisiyle geçimsiz, sadece kendine aksi, kendine düşman, kendiyle kavgalı bir adamın yine kendiyle kavga edişini anladım. Yani bu kavga, aslında olmuş olduğu ben ile olamadığı ben arasında geçiyor gibi.
Üçüncü okuyuşumda ise kendini bir hipnozcunun eline bırakmış, onun telkinleriyle hipnoz olmuş bir adamın, duygusal anlamda dağılışını anladım.
Bir kaç defa daha okusam Davinci'nin şifresine kadar gider bu olay. :) En iyisi mi yazar burada ne demek istemiş, siz bize anlatın. Bu güzel yazının bize ne anlatmak istediğini merak ediyorum gerçekten.
Ve tabii ki elinize, okuması gerçekten çok hoştu.