Yarım kalmış bir roman...
“Eğer ölüm varsa, daha güzel bir hayatın, daha uygar insanların, daha insanca kuracakları bir hayatın gerçeği için vardır. Yoksa ölüm, insanlar arasındaki kavgayı, bir insan ömrü içinde aşamadıkları sevgisizliği, çirkinliği daha kötü bir dünyaya aktarmak için değildir.”
Hoş geldin ölüm,yarım kalan bir roman..
Sevgi Soysal, Kanserden dolayı tedavi gördüğü sırada Londra'da yazmaya başlıyor Hoş geldin ölüm'ü. Ölümle inatlaşırcasına yazdığı sayfaları bitirmeye ne yazık ki ömrü yetmiyor..
12 Mart'ın esintileri ile başlıyor roman, hayatını ve yazılarını etkileyen 12 Mart ile..
Toplumsal gerçeklik çizgisiyle yazıyor, yine Ankara ve yine Yenişehir..
"Niye hep Yenişehir'deyim? Yenişehir'deyiz?"
Sema, 12 Mart'dan dolayı üniversiteden atılmış, kendisi gibi üniversiteden atılan eşi Ömer ile birlikte Yenişehir'de dergi satarak yaşamaya çalışan biri.
Sema, kalabalıklar içerisinde var olmaya çalışıyor.Her insandan biri olmak istiyor sadece. Kadın olmanın verdiği güçlüğü taşıyor,Sevginin bu hayat için yaşanılabilecek tek koşul olduğuna inanıyor. Yorgun düşen düşüncelerini toparlamaya çalışıyor.
65 Sayfa süren yarım kalmış hikaye, Sevgi Soysal'ın daktilosundan çıkan son satırlar ile bitiyor..Hoş geldin ölüm ama Sevgi Soysal için gelmeseydin keşke, yaşasaydı, bitirebilseydi Sema'nın hikayesini.
Tutkulu Perçem ise, Sevgi Soysal'ın ilk kitabı, 13 hikaye'den oluşuyor. Tek bir kadın ve 13 hikaye.. Yalnızlıklar, tutkular ve biraz da kızgınlıklar ile dolu hikayeler.. Hikayelerin hepsinde anlatıcı aynı kadın, karamsar,yalnız ve sıkıntılı. Kalabalıkları sevmiyor,erkeklere kızgın ve onlara güvenmiyor, kendisini sorguluyor sürekli kaçmak, kurtulmak hasreti ile yanıp tutuşuyor.
Güçtür Sevgi Soysal'ı anlatmak ve anlamak. Zaten o hiçbir zaman anlaşılma derdine de düşmemiştir. Toplumun yozlaşmış düzenine karşı bir başkaldırı niteliğinde yazmıştır her şeyi.Tek isteği yaşam biçimimizi kuşatan sınırlardan kaçmamız ve kurtulmamızdır..
Keyifli okumalar, Sevgi'nin bolca olduğu günler diliyorum..