Gönderi

An gelir, her şey senin dışında gelişir. Hükmedemezsin senin zannettiğin duygulara, Bir ömür beklediğin, bir anda çıkar karşına. Göz göze gelirsin aniden, masum, sevgi dolu bakışlarda kaybolursun istemeden. Kalbinin ritmi değişir birden, tatlı bir heyecan basar yüreğini. Anlam veremediğin bir sıcaklık yakar, kavurur tüm bedenini. “Hiç geçmesin.” diye dua ettiğin anlar başlar, Muhteşem bir huzur sarar bütün benliğini. “Neler oluyor bana?” demeye başlarsın kendi kendine. Ruhunun tutuklandığı hissi oluşmaya başlar sende. Sonra anlarsın ki güzelliğe tutulmuşsun, tarifsiz bir tutkuyla. İşte bunun adı güzellik çarpılmasıydı. Kaçması mümkün olmayan bir çileydi bu. Hayata anlam veren, Hayata heyecan veren, Hayata huzur ve mutluluk veren, Mantık kurallarını hiçe sayan bir çileydi bu. Sen ne kadar kaçmak istesen de peşini bırakmayacaktı asla… İmkânsız kabul etsen de ardından koşacaktın. “Mantıklı değil.” desen de çiğneyecektin aklın sabit kurallarını. “İçinde yaşanabilecek bir duygu.” desen de yanardağ gibi patlayacak, kül edecektin dünyayı. Korkacaksın ama korkular alamayacak elinden en değerli rüyalarını. Diğerleri istemeyecek, ayıplayacak ama kıskanacaklar sahip olduğun en değerli anları. “Bir kişi ayık olmalı.” desen de alamayacaksın kendini aşkın esrarlı öpücüğünden. Sen ne kadar kaçmak istesen de huzuru bulduğun kalpten, benliğin inadına koşacak o deli atın peşinden…
·
42 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.