Gönderi

Bir demokrasinin esas olarak sağlıklı olan kurumları içerisinde, yüksek mevkileri işgal eden birilerinin, bağışlanamayacak cehaletleri ya da bireysel çıkarları nedeniyle, “yasallığın sınırlarını biraz” aşmaları, rüşvet işlerine bulaşmaları, açıkça yalan söylemeleri, güç alanlarını genişletmeleri, insan haklarını ihlal etmeleri ender rastlanan şeyler değildir. Devlet içindeki bu kadro çürümesiyle genel olarak muhalefet ve medya, bir de belki mahkemeler ilgilenirler. Böyle bir bozulmaya karşı kurumsallaşmış araçlar, parlamenter kontrolün yanında, politikanın aleniliği ve de mahkemelerin bağımsızlığıdır. Ancak bu karşı araçların kendiliklerinden harekete geçmelerinin bir garantisi yoktur. Böyle bir durumda bana göre kamusal direniş hukuki ve ahlaki açıdan bir zorunluluk haline gelmiştir. Hans Saner
Sayfa 174
·
8 görüntüleme
Fahri Cktr