Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

176 syf.
·
Puan vermedi
·
26 saatte okudu
Üzerimde yarattığı etkiye yönelik ne söylesem eksik kalacağını bildiğim bir incelemeye başlayacağım. Sartre:Uslanmaz bebek.Manyak bir adam.Kafa açıyor.Zihninde buhranlar yaratıyor.Okuduğunda karabasanlar basıyor.Albert Camus okudum,ona da benzemiyor."Varoluş"sancısı daha derin.Kafka okudum,ona da benzemiyor.Kafka'dan daha hüzünlü,Kafka'dan daha yalnız.Ne Camus,Ne Kafka;Sartre kadar etkilemedi beni.Şu an incelememi sürdürürken kelimelerin zeytinyağı gibi akması Sartre'ın şaheseri. Okuduğum en tuhaf otobiyografik kitaptı.Daha doğrusu bunu 'otobiyografik'eserler kategorisine koymak ne denli doğru olur onu da bilemiyorum.Retorik bir anlatım tarzı benimseme uğraşına girmemiş.Buna karşın adamın ciğerine dumanlı hava sahasıyla nüfuz ediyor.Palyatif görüşleri yok,var.Yani hem var,hem yok.Bir okuyorsun,akacağı mecrayı bulamamış bir ırmak gibi;bir okuyorsun,dünyanın en alçak ve en yüksek gölü,dağı,ovası gibi. Hikayesi basit:Kafka gibi,Gorki gibi,Dostoyevski gibi,Hemingway gibi,Tolstoy gibi,Camus gibi vs.Acılı.Hüzün dolu.Klasik iyi yazar geçmişi.Çocukluğu mutsuz.Babasını kaybediyor.Ardından annesiyle birlikte büyükbabasına taşınıyor.Büyükanne,büyükbaba,anne,Sartre yaşıyorlar.Büyükbaba otoriter.Anne mahçup ve mazlum.Sartre yetim.İyi bir yazar olmak için bütün koşullar hazır.Annesiyle başka bir kente taşınıyor.Büyükbabasıyla mektuplaşmaya devam.Mektup türü yazarların olgunlaşması için en önemli yazın türlerinden biridir.Adamı pişirir.Hamken pişersin.Yakmak dünyanın üstüne vazifedir.Yanarsan delirirsin zaten.Sanki kâinat dünya edebiyatına ve felsefe tarihine,büyük bir ışık kazandırabilmek için kolları sıvamış. Kitaptan bir bölüm sunayım ve incelemeyi bitireyim.Son sözüm:Sartre okumadan ölen "varoluş"sancısı çektiğini iddia etmesin."Varoluş"sancısı çektiğini iddia eden evvela Sartre'ın ismini dünyaya isnat etsin,bağırsın,haykırsın! "Renkli camlar,payanda kemerleri,yontulmuş kapılar,din şarkıları,ağaç ya da taşa oyulmuş çarmıha gerilişler,mısra biçiminde düşüncelere dalışlar ya da şiirsel uyumlar:bütün bu sanatlar doğruca tanrısal olana götürüyordu bizi.Tabiî doğal güzellikleri de eklemek gerekirdi buna.Tanrı'nın yapıtlarıyla büyük insansal yapıtları aynı ruh canlandırıyordu;aynı gökkuşağı parlıyordu çağlayanların köpüğünde,aynı gökkuşağı oynaşıyordu.Flaubert'in satırları arasında,Rembrandt'ın loş karanlıklarında:Ruh idi bu.Ruh,Tanrı'ya insanlardan söz ediyor,insanlara Tanrı'nın tanıklığını yapıyordu.Büyükbabam,güzellikte gerçeğin elle tutulur varlığını ve en soylu yücelişlerin kaynağını görüyordu.Olağanüstü kimi hal ve şartlarda örneğin dağda bir fırtına koptuğu,Victor Hugo esinlendiği zaman,gerçeğin,güzelin,iyinin birbirine karıştığı en yüksek noktaya erişilebilirdi."
Sözcükler
SözcüklerJean-Paul Sartre · Payel Yayınları · 19961,527 okunma
·
74 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.