Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

548 syf.
7/10 puan verdi
Savaş ve Barış'ı okumak kadar değerlendirmek de önemlidir. Yani akan ırmak kadar, haznemize düşen miktar da önemlidir ve bu miktarı ölçmek gerekir. Tolstoy, bu ırmağı oluştururken işaretlediği damlalar bize düşer mi, düşmez mi bilmiyor! Ama düştü varsaymak istiyorum... "Savaş ve Barış" bana göre bir arayıştır, varlık arayışı. Tolstoy kendi hayatından yola çıkarak, yaşanmışlıklarının perdesine varlık manasını yerleştiriyor. Tabii ki bu soyutluk yanında bir de somut olan taraf var, bu somutluk, konuyu da oluşturan savaştır. Tolstoy, 1812 Napolyon savaşlarına da katılmış emekli bir yarbayın oğludur. Kendisi de 4 yıl subaylık yapmış. Ancak savaşa ve şiddete olan nefretinden dolayı ordudan ayrılmıştır. Ordudan ayrılıp çiftliğine döndükten sonra "Savaş ve Barış" ı yazmak için düşünmeye başlar ve nihayetinde 1863 yılında romanı yazmaya başlar. Anlaşıldığı kadarıyla Tolstoy farklı bir eser ortaya koymak ister. Ancak düşünceleri de net değildir. Kendisi de bu durumu şöyle ifade etmektedir. "Herkesin yazdığı dille yazmamaktan korkuyordum, yazdıklarımın herhangi bir biçime girmeyeceğinden, ne roman ne kısa roman, ne poem (şiirsel metin, destan) ne tarih olmayacağından korkuyordum, 1812 yılının önemli kişilerini tasvir etme zorunluluğunun beni gerçeğin değil, tarihsel belgelerin idaresine sokacağından korkuyordum ve bütün bu korkularla zaman ilerliyor, çalışmamsa olduğu yerde duruyordu, ben de ondan uzaklaşmaya başlıyordum. Şimdi, uzun zaman acı çektikten sonra, bütün bu korkulardan uzaklaşmaya ve bütün bunlardan ne çıkacağından kaygılanmadan ne söylemem gerekiyorsa onu yazmaya ve eserimi herhangi bir sınıfa sokmamaya karar verdim." ve bu karardan sonra ortaya bu eser çıkıyor. Tabii bu arayış kendini her aşamada göstermeye devam eder ki, kitabın ismi de birkaç kez değişir: İlk olarak "Bİn Sekiz Yüz Beş" sonra "İyi Biten Her Şey İyidir" ve son olarak da, "Savaş ve Barış" oluyor... eser 1869 yılında yayımlanır... Kitap iki farklı kulvarda ve birbirine paralel şekilde ilerliyor. Birinci kulvar savaş, ikincisi ise Rus burjuva sınıfının kendi aralarında oluşturdukları düzen. Bir tarafta savaşın kaçınılmaz etkileri; askerin savaşa bakışı, komutanın zafer planları, ölüm hissi, aile bireylerinin kayıp acıları, değişen ve değiştirilen hayatlar... diğer taraftan aşk, entrika ve dünyanın şirin yüzü "para" sevgisi ve zevk üzerine kurulmuş hayatlar....ve sonunda bu iki kulvarın tek noktada birleşmesi... Savaş kısmı öyle bir yansıtılmış ki, gerçekten o onları izliyor hissine kapılıyorsunuz. Yani hayal ürününden ziyade yaşanmışlıkları görüyorsunuz. Savaşa katılan askerlerin muharebe anındaki psikolojilerini hep merak ederdim, o konunun burada irdelendiğini gördüm. Savaş bölümü de iki aşamadan oluşuyor birinci aşaması Rusların, Fransa topraklarına ilerleyişi ikinci aşaması ise Napolyon önderliğindeki Fransızların Rus topraklarına saldırısı. Çanakkale savaşında da, Anzaklar ve Türk askerleri arasında yaşananlar, savaş isteyen kesim ile savaşan kesimin hep ayrı olduğunu anlıyoruz. Birileri oturur bir yerde planlar yapar ve insanlar birbirini öldürmeye başlar bunun adına da savaş denir. Savaş nerede olursa olsun hep acı getirmiştir. İşte Tolstoy da bunları sorgulamıştır. Buraya kadar olan, savaşın somut tarafıydı. Bir de arayış kısmındaki soyut tarafı var ki, bu kısımda yaşamının kendisi Savaştır zaten. Ruhumuz hep bir mücadele içindedir ve bu ölüme kadar devam edecektir yani Barış ancak ölümle gerçekleşir. Savaştaki bir karakterin gökyüzüyle yalnız kalıp, artık dünyanın sesini duymadığında hissettiği o sakinlik hali barışın işaretiydi. Eğer yaşamak savaş, ölmek barış ise varlığımızın anlamı nedir? Neden bir savaşa doğuyoruz. Yani bir Yaratıcı varsa, bu yaratıcı bizi bu savaşın ortasına atmış ve Barışın da ancak kendisine ulaşmakla mümkün olabileceğini göstermiş. Savaşa karşı olmak ve savaşa doğmak, evet, çetin durumlar bunlar. Belki de bundandır, Tolstoy, Savaş ve Barıştan sonra bunalıma girer. Varlık arayışını Hristiyanlık dini ekseninde sürdürür ama anlaşılan o ki orada da istediğini bulamaz. Artık huzur içinde Barışı yani ölümü karşılayacağı bir yer ararken, bir tren istasyonunda ölür... Biz de hep yarını ararız ama o yarın hiç olmayacak, bizi yarına bağlayan geceden gideriz...
Savaş ve Barış
Savaş ve BarışLev Tolstoy · Antik Batı Klasikleri · 201320,9bin okunma
··
91 görüntüleme
Kaan okurunun profil resmi
Güzel bir inceleme olmuş, elinize sağlık. Benim de okumak istediğim bir roman. Yalnız bendeki 2bin küsür sayfa, o nedenle biraz gözüm korkuyor :)
RA okurunun profil resmi
Teşekkür ederim :) galiba bir kısmında fransızca diyalogları da olduğu gibi verip dipnotlarla bunları biraz uzatmışlar. Tabii kitabı artık almışsanız yapacak bir şey yok ama bence kısa hallerini okumak daha anlaşılır oluyor
1 sonraki yanıtı göster
Fîlankes okurunun profil resmi
Son paragrafta ki yorum çok güzel olmuş. Eline sağlık 🌺
RA okurunun profil resmi
Teşekkür ederim :))
Novalis’in mavi çiçeği okurunun profil resmi
Ben bu kitabı ikinci el almıştım 343-344-345-346-547-548. sayfaları eksikmiş şuan okurken farkettim mümkünse bana o sayfaları atabilir misiniz?
RA okurunun profil resmi
eve geçince atarım
Novalis’in mavi çiçeği okurunun profil resmi
Teşekkür ederim bekliyorum :)
Novalis’in mavi çiçeği okurunun profil resmi
Merhaba kitap sizdeyse şuan bir şey isteyebilir miyim
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.