Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

377 syf.
·
Puan vermedi
·
17 günde okudu
Evet, Sanat nedir?.. Sanat'ın ne olduğunu öğrenebilmek adına okumaya başladığım bu kitabı, ân itibariyle bitirmiş bulunmaktayım. Başlar başlamaz da sayfaların arasına toplanan böylesine zengin zekâlı insanların birbirleriyle olabildiğince eğlendikleri... Birbirlerinin yüzlerine bakarak alttan alttan gülümsedikleri... Zengin oldukları için asil görünmeğe çalıştıkları... Ve bazen de daha önce ismini bile duymadığım yazarların ve şairlerin söz ve şiirlerinden nutuklar attıkları; tanımadığım bir sürü ünlü ressamların 'el emeği göz nuru' eserlerine, tablolarına bakarak fikirlerini bildirdikleri bir ortamda olabildiğine fakirlik içinde kıvranan zekâmın 'ezik' duruma düştüğünü farkettim. Ama ilerleyen saatlerde o eziklik hissi kaybolmaya başladı yavaş yavaş. Doğrusu biraz rahatladım... Tolstoy durumumu farketmiş olmalı ki; uzaktan bana bakarak işaret diliyle bir şeyler söylemeğe çalıştı; ben ise -tam olarak ne dediğini anlamasam da- başımı ileri geri hareket ettirerek "Tamam" diye onayladıktan sonra; Tolstoy, şeytanvâri bir tebessüm eşliğinde göz kırparak yüzünü yanındaki fransıza döndü. Sanırım,  "hiç canını sıkma. Gez, toz, dolan.. eğlenmene bak.. bir köşeye yapışıp kalma. Ortama ayak uydurmaya çalış." demek istiyordu. Göz kırpma ve tebessüm ise "bakma bunların zengin görünmelerine. Ben şimdi onlara gününü gösteririm." anlamına geliyordu. :)) İşte ondan sonra aynen öyle yaptım. Ortama ayak uydurmaya başladım. Uydurabildim mi peki?.. Evet... Hem de nasıl!.. Bir sürü insanla tanıştım. Tanıştığım insanlara ise -bir iki hal hatır kelamı ettikten sonra- ünvanladığım iki soru oluyordu: Ne iş yapıyor sunuz ve hangi ülkeden geldiniz? Ve çoğunluğun Fransız, Rus ve İngiliz yazar ve şairler olduğunu öğreniyordum. Nadiren de olsa diğer avrupa ülkelerinden şairler, yazarlar ve müzisyenler çıkıyordu karşıma. Konuşulanları olanca dikkatle dinlemeye çalışıyordum. Diyecek bir sözüm olduğu zaman da susuyordum veya çok az konuşmaya çalışıyordum. Ağzımdan çıkan her kelimeye dikkat etmeğe çalışıyordum. Çünkü; neredeyse her sözden farklı farklı anlamlar çıkıyordu ortalığa... "Bu sözle ne demek istedin.?" şeklindeki başlar hep bana taraf yöneliyordu nedense. :)) Sayfalar arasındaki ziyafetin ilerleyen saatlerinde, Tolstoy, gelen konuklara "Sanat Nedir?" diye bir şeyler soruyor, fikirlerini ve düşüncelerini öğreniyor; sonra ise konu hakkında kendi düşüncelerini de belirterek son noktayı koyuyordu. Son nokta dediysem, öyle böyle değil... Tolstoy sözünü söyledi mi kimseye söz söyleyecek boş bir yer bırakmıyordu neredeyse... Hattâ bir ara "Bilim" hakkında da bir şeyler konuşulduğunu duyar gibi oldum. Ama esas konu Sanat üzerine olduğu için fazla sürmedi bu konuşmalar. Çok iyi* bir ziyafetti gerçekten... Vedalaşırken de üzerinde birkaç yazar, şair, müzisyen ve ressam isimleri bulunan bir not bıraktı Tolstoy bana... "Belki ileride bir işine yarar" diyerekten... Kesinlikle bu kitap okunulmalı diye düşünüyorum. Bu kitabı okumayan pişman olmaz belki ama okuyan biri, "okumayan pişman olur" diye geçirir içinden... İncelemede saçmaladığımın farkındayım. Derdini anlatamayan insanın en sonunda sükûnete dalması gibi; susmasını bilmeyen insan da çoğu zaman saçmalamaya başlar benim gibi!.. :)) Şaka bir yana da, kitap hakikaten bol bol bilgi barındırıyor. Aklınıza takılan bir sürü sorunun cevabını bulabileceksiniz şübhesiz. Sanat nedir, ne değildir? Sanatçı kimdir veya kimlere sanatçı denir? Sanatçının başlıca özellikleri nelerdir? Gerçek sanat ve taklidi sanatı birbirinden ayıran özellik nedir? Bilim nedir? Bilimin amacı nedir, ne olmalıdır veya ne olmamalıdır? Bilimin faydaları ve zararları nelerdir? Bilim faydalı mıdır, değil midir, neden faydalıdır veya neden faydalı değildir? ve saire.. ve saire.. gibi tüm bu soruların cevabı bu kitapta... Gönül rahatlığıyla yediden yetmişe herkese tavsiye edilir türden bir eser. Başlarda biraz zorlanabilirsiniz belki ama, ilerleyen sayfalarda çok kolay anlaşılıyor anlatılmak istenen her şey... Bir de kitabın sonlarında, Şekspir'in yazmış olduğu bir oyunun uzunca bir incelemesini yazıyor Tolstoy. O oyun ki, hakkında ne medhiyyeler yapılmıştır... "İşte gerçek sanat budur!.." dedikleri... Öve öve bitirilemeyen bir oyunun aslında ne mene bir şey olduğunu anlatıyor Tolstoy bizlere. Bunun için Tolstoy'a, sanki "ne kadar bedbaht(!) bir insansın. Shakespeare'i eleştirmek ne mümkün.(!) Zavallı!.." diyenler -bakışlarıyla- bile olmuştur. Fazla detaylara girmeden incelemeyi burada sonlandırıyorum. Hoşça kalın... Bol istifadeli okumalarınızın olması dileyiğle...  (*), Burada, belki alışılmış bir kelime olan "güzel" kelimesini kullanmam gerekirdi ama Tolstoy; "güzel" ve "iyi" kavramlarını öylesine iyi bir şekilde açıkladı ki, "güzel bir ziyafet" yerine "iyi bir ziyafet" yazmamın daha doğru olacağını düşündüm. :) Not: Herkesin düşüncesi kendisine hastır. Sizlerin bu kitap hakkındaki düşünceleriniz; burada yazılanlarla örtüşmeye bilir.
Sanat Nedir?
Sanat Nedir?Lev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,219 okunma
··
131 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.