Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

1823 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
“Devirler Ötesine Savaş ve Barış’ın Işığı ile İlerlenir.” Napolyon gibi asker, siyasetçi, hukukçu çılgın bir lider, 800.000 kişilik dev bir orduyu arkasına alıp Avrupa birliği hayaliyle Paris’ten çıkıp Moskova’ya varmasaydı, Tolstoy; 10 yıl gibi uzun bir süre araştırma yaparak, 60 yıl geriye gidip Savaş ve Barış gibi bir şahaseri yazmayacaktı. Belki de Napolyon ve Tolstoy gibi iki devin yollarının kesişmesi için dünya tarihine derin iz bırakmış dev bir olaya Napolyon’un Rusya Seferi ne ihtiyaç vardı. Elbette Tolstoy gibi dünya devi bir düşünürün, içindeki cevher başka yerlerde başka olaylardan esinlenerek bir şekilde yüzyıllar sonrasına aktarılacaktı. Napolyon’un Moskova sefer olmasaydı; Tolstoy, Andrey Nikolayeviç Bolkonskiy gibi soylu ve katıksız bir vatanseverin görkemini anlatamayacaktı. Ya da Piyer’in kendini bulması için serserilikten “kont” luğa, Kont olarak sürdüğü sefadan, Moskova’nın işgalinde düştüğü sefalete kadar yaşadığı iç çatışmalarını görmeyecektik. Piyer’e Kontluk ve zenginlik gücünün geçişi sırasında etrafındaki insanların güce tapınmaya evrilmelerini görmeyecektik. Avam takımından gelen ve hayatın anlamını kendine bir statü elde etmeye çalışmak olduğunu ve “bu yolda ne yapılırsa her şeyin mübah” sayıldığı hırsına bürünmüş Boris’i tanımayacaktık. Ergen hallerindeki çocuksu aşklarını yaşayan Nataşa Rostova’nın yaptığı hatalardan sonra durulmasını… Savaş’ta aldığı stratejik kararlarla Çar’a bile kafa tutan General Kutuzov’u… Serserilikte sınır tanımayan Anatol’u… İdealist asker olma sevdasında vatanı için genç yaşta ölen Petya Rostov’u Rostov’ların malikanesinde hayat boyu kendini sığıntı hisseden Kuzen Sonya’yı… Çöpçatanlık, iş bitiricilik, neredeyse devletin iç işlerindeki atamalara kadar söz sahibi olmaya çalışan Anna Mihailovna’yı… Bilemeyecektik. Aslında Savaş ve Barış; ölümden yaşama, vatanseverlikten vatan hainliğine, sevgiden ihanete, kibirden tevazuuya, zenginlikten yoksulluğa, hırstan boşvermişliğe, disiplinden serseriliğe, gösterişten hiçliğe, dinden ateizme, üç aşağı beş yukarı çevremizde olup biten hayatın ve ölümün romanı. Aynı zamanda taktikler romanı, savaş sanatı romanı, tarih romanı, coğrafya romanı… Tolstoy’u da Tolstoy yapan, dünyada bütün kültürleri derinden etkileyen ve etkilemeye devam edecek olan bir başyapıt. Anladığınız kadar büyüdüğünüz, büyüdükçe tekrar okuma isteğini kamçılayan bir şahaser. Kitaptaki bu kadar zengin karakterlerin ruhsal dünyalarında okuyucuyu yolculuğa çıkarıp karakterlerin yaşadıkları olayları okuyucuya derinine hissettiren bir roman. Maddenin, ünvanların, yetkilerin, insanın düşüncesindeki derinliğe asla ulaşamayacağının bilincini ile özgür düşüncenin, yaşamın gerçek tadı olduğunun bilincine vararak yaşayan Tolstoy, Aslında hayatından yaptığı çıkarımları anlatıyor bize. 1789 Fransız devrimin siyasal ve kültürel etkileri diğer ülkeleri etkilediği gibi Rusya’nın da siyaseti ve kültürel yaşamını da etkiler. Kitapta Fransız hayranlığının yaşandığı Rus toplumunda Fransa ile olan savaşla beraber kültürel iç çatışmalarda anlatılır. Kitabın sonunda hiçbir okuyucu başladığı yerdeki okuyucu değildir artık. Her okuyucu kültürel anlamda bir evrilme süreci yaşar. Kendini yeniden sorgular, kendinde keşfedilecek yolculuklara çıkar.Diğer Tolstoy kitaplarına daha bir saygı ile bakmaya başlar. Notlar: Kitabı okuyan okuyucu da bir savaş veriyor. 1850 sayfalık bir devi devirmek. Kitapta anlatılan Napolyon’un Rusya Seferi akıbetine, bu olaylardan 130 yıl sonra Hitler uğrar. Her iki saldırgan ordunun Rus ordusundan ayrı ikinci bir düşmanları vardır. “Zorlu kış şartları” Atatürk’ün Savaş ve Barışı’ı okuyup, Kurtuluş Savaşı sırasında Sakarya’nın Doğusu’na çekilmesini, General Kutuzov’un Moskova’ya kadar çekilmesinden esinlendiği şeklinde yorumlanır. Ayrıca yine Savaş ve Barış’ta geçen bir söz vardır. “Hattı Müdafaa Yoktur Sathı Müdafaa vardır.” “Yerçekimi, elektrik ya da kimyasal bir maddenin gücü, birbirlerinden ancak bu güçler akıl tarafından ayrı ayrı saptandığı için ayrılırlar. Aynı şekilde insan özgürlüğü denilen güç de akıl açısından ancak aklın onu tanımlamasıyla doğadaki başka güçlerden ayrılır. Zorunluluk olmadan, yani kendisini tanımlayan, ona belirli bir yer veren akıl kanunlarından yoksun bir özgürlük ise, yerçekiminden, ısıdan ya da bitkideki güçlerden hiçbir bakımdan ayrılamaz. Aklın prensiplerine göre, böyle bir güç yaşamın belirsiz ve ancak bir an içinde olup biten izleniminden başka bir şey olmaz.”
Savaş ve Barış (2 Cilt Takım)
Savaş ve Barış (2 Cilt Takım)Lev Tolstoy · İletişim Yayınları · 201721bin okunma
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.