“Fiziksel acı değildi ama sonradan fiziksel bir sancıya da yol
açtı. Kalbim çelik bir mengeneye sıkışmış gibiydi. Kendimi tecrit
edilmiş gibi hissediyordum. Bütün bu aksiliklere tahammül etmek
zorunda kalmam büyük bir acıya neden oldu ama şimdi hatırasını
bile canlandıramıyorum. Hatırasının bile kalmamış olması bana
garip geliyor ama böyle. O günlerden anımsadığım tek şey umut
suzluk: Korkunç bir uçurumdan aşağı yuvarlanmak üzere olduğu
mu ve kendimi bundan alıkoyamadığımı hatırlıyorum. Şimdi kendimi kaybolmuş gibi hissediyorum. Uzun zamandır oturmadığım
bir yerde oturmaya yeniden alışıyorum. Yabancı: Kendimi yabancı
hissediyorum. Bir zamanki kaygıyı hissetmiyorum artık. Büyük
acımın, kaygımın beni ezdiğini hissediyordum. Bugün artık ‘öleceğimi umarım’ demem. Şaşkınım: Böylesine derinden değiştiğime
inanamıyorum. Buna ihtimal vermezdim: Normal hayat ritmine
tekrar dönmekten doğan korkuyu hissediyorum.”