Gönderi

VEHHABİLİĞİN ÇIKMASI
On sekizinci asır yalnız Avrupa’da değil, Asya’da da yeni reformları filizlendirdi. Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasi müesseselerinde uygulanacak olan reformlar ancak bu asrın sonunda gün ışığına çıktılar. On sekizinci asrın ilk yarısı sona ermeden önce, Hz. Peygamber’in vatanı ve İslâmiyetin beşiği olan Arabistan’da, Bedevilerin yeni havarisi Abdülvehhab’ın Vehhabiliği ortaya çıktı. Alman gezgin Niebuhr, Abdülvehhab’ı Avrupa’ya tanıtmasından yirmi yıl önce Osmanlı tarihleri, üzerinde fazla durmadan, bu mezhepten, onun haktan sapıcı ve ihtilâlci doktrininden bahsediyordu. Bir başka ünlü Alman gezgini Burkhardt, bu tarikata dair noksan bilgileri düzeltti. Arabistan ve Suriye çöllerindeki uzun gezisi sırasında titizlikle tuttuğu günlüğü sayesinde, bu konuda Bedevilerin tarihî ve reformcu Abdülvehhab hakkında bilgi vermiştir. Bedevi, misafir sever olduğu kadar kan dökücü, asil olduğu kadar zâlimdir. Arap’ın ev olarak sadece bir çadırı vardır; eşyası bir deve eyerinden, bir su tulumundan ve üç ayaklı bir tencereden oluşur; giysi olarak bir gömlek ve bir hırka ile yetinir. En büyük lüksü silahlarında görülür. Bunlar kılıç, miğfer, ok ve zırhtır. Deve sütü, ekmek, tereyağı, hurma ve çöl mantarıyla beslenir. Deve ve at başlıca servetini teşkil eder. Dökülen kanın intikamı beşinci kuşağa kadar intikal eder. Günde beş vakit namaz kılmak, oruca ve kurban bayramı emirlerine uymak Bedevilere evvelce emredilen ve Abdülvehhab’ın reformlarına kadar yerine getirilen vecibelerdi. Büyük Temim aşiretinin kollarından biri olan Vehhabi aşiretinden çıkan ve adı “her şeyi düzenleyenin kulu” mânâsına gelen Abdulvehhab İslâmiyet’in Calvini’dir. Calvin’in Hıristiyanlığı ilk saflığına götürmek istemesi gibi, Abdülvehhab da, Hz.Peygamber’in emirlerini ilk saflığı ile yeniden tesis etmek teşebbüsüne kalkıştı. Başlangıçta Abdulvehhab, İslâmiyet’in ana kaidelerine o kadar az karşıydı ki, ne Mısır, ne de Suriyeli âlimler bu mezhebi mahkûm etmek cesaretini gösterdiler. Bu son derece tehlikeli, yenilik getiricilik işine başladığında, Muhammed İbn Suud’dan destek gördü. O, herkesten evvel yeni mezhebi bağrına basan ilk kişi oldu. Abdülvehhab’ın kızıyla evli olduğundan kayınpederinin mezhebinin taraftarlarını siyasi bir zümre olarak kaynaştırdı ve Vehhabiler hükümetini kurdu. Bunun neticesi olarak, mezhebin kurucusu Abdulvehhab ile Muhammed İbn Suud ve Suûd’un oğlu Aziz ile torunu Suûd, yeni mezhebi Arabistan’da yaymaya, ellerinde kılıç, reformu kabul etmeyenleri ortadan kaldırmaya devam ettiler. Abdulvehhab, Hz. Peygamber’e saygıyı ve özellikle halkın evliyalara gösterdiği bağlılığa karşı şiddetli bir mücâdele açtı. Mezarlar, Abdulvehhab taraftarlarının öfkelerinin hedef noktası haline geldi. Taraftarlar, bu öfkelerini Hz. Muhammed ile torunlarının, saygıdeğer mezarlarına varıncaya kadar sirayet ettirmekten geri kalmadılar. Kur’an’da emredilen zekât ve sadakalar, israfı yasaklayıcı hükümler, ispirtolu içkiler yasağı, dürüstlük ve cihad anlayışına kadar her şey yeniden yorumlanmış, bunların boş olduklarına hükmedilmişti. Peygamber’in bu ilk kanunlarının hiçe sayılmasıyla birlikte Abdulvehhab nihayet; tesbihin kullanılmasına şiddetle karşı çıkmış, Vehhabilik dışındakileri küfürle suçlamış, Tasavvufu topyekun inkâr ederek iç aleme kapıları tamamen kapatmıştır. Muhammed İbn Suûd, bütün Arabistan’da yeni mezhebin ruhani ve cismânî lideri oldu. Arabistan’da patlak vermiş olan bu dini ihtilâl haberi, Bâb-ı Âli’yi fazla telâşa kaptırmamıştı. Arabistan’daki karışıklıkları Bâb-ı Âli’ye ilk haber veren Basra valisi Süleyman Paşa oldu. Paşa, birleşen aşiretlerin, âsi çöl Araplarını yenmiş ve binden fazla âsinin kılıçtan geçirilmiş olduğunu bildirmişti. Bâb-ı Âli bunun tahkikini yapmak ve ihtilafları ortadan kaldırmak göreviyle bir imparatorluk fermanıyla birlikte ikinci mirâhur Mustafa Bey’i gönderdi. Aynı zamanda Mekke şeyhi görevlerini de yerine getiren Cidde valisine, Mısır valisi Ahmed Paşa’ya hitaben yazılmış fermanlar yola çıkarıldı. Bu fermanlarda; İslâmiyet’in esas ilkelerine hücum eden ve kendisini reisi ilân ettiği dinsizlik mezhebini, beşiğinde boğmaları için aralarında anlaşarak en tesirli çâreleri bulmaları tavsiye ediliyordu.
·
17 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.