Gönderi

120 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
Her zaman aynı tarz kitapları okumak veya bir kişiye ait tüm seri kitapları okumak değildi hedefim. Ancak bu kişi beni başka etkiledi. Okuma gereği duyup o bilinmeyenle yol almak inanın paha biçilemez bir haz veriyor. Çevirilerin eksikliğinden mi kaynaklanıyor bilemiyorum. Ama Ahmet Soysal bu konuda en iyi çevirisini yapmış diyebilirim. Kuramlarını bilinçdışı bir yolculuk gibi temellendiren ve bu kuramları bilinçdışı ile anlamlandıran insan bana göre zor anlaşılırdı zaten. Lacan kendi dilinde zaten zor anlaşılıyor ve konu Türkçeye gelince iş başkalasiyor diyebilirim. Kitap Lacan'ı televizyon programına çağıran ve yöneten Benoit Jacquot"un soruları üzerine başlıyor. Genel olarak bahsedilen konu bilinçdışı ve Lacan'ın kuramları üzerine bir yolculuk. Bu yolculukta bir sözlük şart. Bununla birlikte yapısal dilbilim bilmek ve bilincdisina yapısal bir bakış acısıyla yaklaşmak önemli diye düşünüyorum. . Kitapta geçen bir bölümde "bilinçdışının koşulu dildir." denilmekte. Peki dili olmayan ve konuşamayan hayvanlarda bu olay nasıl gerçekleşir ve bilinçdışı var mıdır? Lacan bunu ustalıkla yanıtlıyor. Bunların içinden bilinçdışının sarsıntıları geçiyor. Peki duyamayan ve konuşamayan insanlarda bilinçdışı kavramı var mı ? Bu konu bilinmeze sürüklüyor diyebilirim. . Bununla birlikte şu soru aklıma geldi: " Dil eril mi ? Dişil mi ?" Bu konuda dil dişil özellikler göstermekte ve doğurgan yapısı vardır. Erkek dili kullanır ve kadınlar öğrenir. Iktidar eşittir erkektir sonucu çıkıyor. Oidipus kompleksi meselesinde babasız bir çocuk düşündüğümüzde bu kompleks gözlemlenebilir mi ? Lacan'ın teorisinden çıkardığım sonuc: "Gözlemlenir." Peki şu acıdan baktığımızda dilin erkek için bir iktidar meselesi olduğunu bilmekteyiz. Oidipus kompleksi için çocuk baba olmadan da bir iktidarın, yani Oidipus kompleksinin görüleceginin bilincindedir.
Televizyon
TelevizyonJacques Lacan · Monokl · 201381 okunma
·
504 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.